başka ne demek?
- 4 sözlük, 6 sonuç.Güncel Türkçe Sözlük
başka anlamı
sf. 1. Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge: "Başka bir şeyi daha aklıma iyice sokuyordum." -A. Kutlu. 2. Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan: "Bütün bunlar beni herkesten başka bir insan yapmıyor." -H. E. Adıvar. 3. e. "Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılan bir söz: "Birinden yardım istemekten başka çıkar yol yoktu ve ben yardım isteyeceğime ölmeyi yeğlerdim." -A. Kutlu.
sf. 1. Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge: "Başka bir şeyi daha aklıma iyice sokuyordum." -A. Kutlu. 2. Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan: "Bütün bunlar beni herkesten başka bir insan yapmıyor." -H. E. Adıvar. 3. e. "Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılan bir söz: "Birinden yardım istemekten başka çıkar yol yoktu ve ben yardım isteyeceğime ölmeyi yeğlerdim." -A. Kutlu.
Tarama Sözlüğü
başka anlamı
Ortaksız, müstakil.
Ortaksız, müstakil.
Türkçe - İngilizce
başka anlamı
sıfat
1) other
2) another
3) different
4) alternative
5) distinct
zamir
1) another
zarf
1) else
2) otherwise
3) other than
4) apart from
5) forth
bağlaç
1) except
2) but
3) saving
4) save
edat
1) beside
2) excepting
3) saving
4) save
5) barring
ön ek
1) hetero-
sıfat
1) other
2) another
3) different
4) alternative
5) distinct
zamir
1) another
zarf
1) else
2) otherwise
3) other than
4) apart from
5) forth
bağlaç
1) except
2) but
3) saving
4) save
edat
1) beside
2) excepting
3) saving
4) save
5) barring
ön ek
1) hetero-
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
başka anlamı
Usta.
Usta.
*Sivrihisar -Eskişehir
başka anlamı
Çingene.
Çingene.
Karaağaç -Edirne
başka anlamı
Başka.
Başka.
Doğu Trakya
başka eş anlamlısı
değişik
sf. 1. Değiştirilmiş, muaddel: Yasanın değişik onuncu maddesi gereğince... 2. Alışılmışın dışında bir özelliği bulunan: "O güne kadar görülmemiş türden, değişik bir dergiydi." -A. Kutlu. 3. Farklı: "Program müdürümüzün sesi acaba aradığım değişik ses olamaz mıydı?" -A. Ağaoğlu. 4. is. hlk. Yedek iç çamaşırı, giyecek: Hiç değişiğim kalmadı. 5. is. hlk. Çok hastalık geçirerek gelişmemiş çocuk.
sf. 1. Değiştirilmiş, muaddel: Yasanın değişik onuncu maddesi gereğince... 2. Alışılmışın dışında bir özelliği bulunan: "O güne kadar görülmemiş türden, değişik bir dergiydi." -A. Kutlu. 3. Farklı: "Program müdürümüzün sesi acaba aradığım değişik ses olamaz mıydı?" -A. Ağaoğlu. 4. is. hlk. Yedek iç çamaşırı, giyecek: Hiç değişiğim kalmadı. 5. is. hlk. Çok hastalık geçirerek gelişmemiş çocuk.
farklı
sf. Farkı olan, aralarında fark bulunan, değişik, ayrımlı: "En dipte ikişer ayak merdivenle çıkılan ayrı iki odada farklı aileler otururlardı." -A. Kutlu.
sf. Farkı olan, aralarında fark bulunan, değişik, ayrımlı: "En dipte ikişer ayak merdivenle çıkılan ayrı iki odada farklı aileler otururlardı." -A. Kutlu.
özge
sf. Başka: "Güzel sever diye isnat ederler / Benim haktan özge sevdiğim mi var?" -Karacaoğlan.
sf. Başka: "Güzel sever diye isnat ederler / Benim haktan özge sevdiğim mi var?" -Karacaoğlan.
"başka" için örnek kullanımlar
Bu nedenle her ne pahasına olursa olsun kazanmaktan başka çare yok.
For this reason, there is no way of winning at all costs, regardless.
Kaynak: ntvspor.netAykut Kocaman: Benim sorumluluğumda başka kimseyi ilgilendirmez.
Aykut big: my responsibility no one else's business.
Kaynak: radikal.com.trYani küçük takımların hocası değil, niyeti başka bence.
So, mentor small teams, but I think the intention else.
Kaynak: medyaspor.comBir başka sorun ise Mark'ın Cheryl'i nasıl algıladığı.
Another problem is the perception of Mark, Cheryl.
Kaynak: birgun.netYakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
