There was immense joie de vivre; all the dancing, singing and
gallimaufry.
Büyük sevinciyle vardı; tüm dans, şarkı ve karmakarışık.
Kaynak: zeenews.india.comMcElroy's effortless style elevates what might otherwise be a mere
gallimaufry of musings in the hands of a lesser writer into a fabulously brilliant and poignant argument in favor of freedom.
McElroy'un zahmetsiz tarzı aksi özgürlüğü lehine bir inanılmaz parlak ve dokunaklı bir tartışma içine az bir yazarın elinde Musings sadece karmakarışık olabilir ne yükseltir.
Kaynak: communities.washingtontimes.comThe language is a
gallimaufry of hisses , click s and fricative s. The loudest phoneme in the language is a porcine snort referred to as
Kaynak: DritokOf marks & memories : a
gallimaufry of printers', publishers' and others' marks, devices, emblems, crests, arms, symbols or logos 2005
Kaynak: Duncan Glen