Some hoarders
imbue the inanimate with a kind of sensibility or sentience.
Bazı stokçular duyarlılık veya sezginin bir tür cansız aşılamak.
Kaynak: scientificamerican.comThus, does a condition
imbue within the product that transcends the silo sale?
Böylece, silo satış aşan ürün içinde bir koşulu aşılamak yapar?
Kaynak: ecommercetimes.comDoes that make you
imbue even the littlest moment with character?
O bile karakteri ile küçüğü anı aşılamak mı?
Kaynak: craveonline.comTo elevate it to dining, one must add ritual, one must
imbue the act with meaning.
Yemek için onu yükseltmek için, bir ritüel eklemelisiniz, bir anlamı ile hareket aşılamak gerekir.
Kaynak: abcnews.go.comThe Maya placed great importance on the process of Tattooing , believing that tattoos in the image of a god would
imbue a person with some
Kaynak: Acatwhich aimed to clean up the visual confusion of American cities and
imbue them with a sense of order and formality during America's Gilded Age
Kaynak: McKim, Mead & White