doğallık is. Doğal olma durumu, tabiilik:
"Onu kökenindeki doğallıktan uzaklaştıran etkenlerden sıyırmalı." -H. Taner.
kızlık is. 1. Cinsel ilişkide bulunmamış bayanın durumu, erdenlik, bakirlik, bekâret, bikir. 2.
sf. Bir kadının evlenmeden önceki yaşantısıyla ilgili, o döneme özgü:
"İşte bu onun kızlık odası." -M. Ş. Esendal. 3.
hlk. Üvey kız.
masumluk is. Masum olma durumu, masumiyet:
"O acı, adi, iğrenç tecrübelerden sonra bulmaya çalıştığım masumluk, şimdi bir hayal değil, bir hakikattir." -S. F. Abasıyanık.
saflık is. 1. Saf olma durumu, temizlik, arılık, safiyet:
"Yıldız bir çocuk saflığı ile gülümsedi." -A. Gündüz. 2.
mec. Kolayca aldatılabilme durumu:
"Gayet basit bir hile ile saflığımdan istifade ederek işi başardı." -R. N. Güntekin.
tazelik is. 1. Taze olma durumu, körpelik, taravet. 2.
mec. Dinç, diri, canlı olma durumu:
"Eskiden söz açılınca yorgun belleğinden şaşılacak kadar tazelikle geçmişe döner, anılarını eksiksiz anlatmaya dalardı." -N. Cumalı.
temizlik is. 1. Temiz olma durumu, saffet, nezafet:
"Kırk beş sene geçti, servi sandığının temizlik kokusu hâlâ burnumdadır." -R. H. Karay. 2. Temiz durma veya tutma durumu:
Çocukları temizliğe alıştırmalı. 3. Temizleme işi:
"Yaşlı, ak saçlı, temizlik meraklısı, temizlik mütehassısı bir adamdı." -A. Ş. Hisar. 4.
argo Ortadan kaldırma, yok etme, öldürme.
yenilik is. 1. Yeni olma durumu veya yeni olan bir şeyin özelliği. 2. Eskimiş, zararlı veya yetersiz sayılan şeyleri yeni, yararlı ve yeterli olanlarıyla değiştirme, teceddüt:
Türkiye'de geniş ölçüde bir yenilik çabası göze çarpmaktadır.