Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

belenmek ne demek?

 - 3 sözlük, 9 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

belenmek anlamı
(-e) hlk. 1. Kundaklanmak: "Çocuk olsam beleklere belensem." -Âşık Veysel. 2. Bulanmak, bulaşmak, örtülmek: "Ben yere yığılıp kafam kanlara belenince..." -R. Erduran.

Tarama Sözlüğü

belenmek anlamı
Kundaklanmak, çocuk kundağa sarılmak.

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

belenmek anlamı
Değirmene girdim una belendim.

Bayat *Emirdağ -Afyon
Hisarardı *Yalvaç -Isparta
-Burdur
*Sarayköy köyleri, -Denizli
*Bozdoğan -Aydın
*Seferihisar -İzmir
*Akhisar ve köyleri, -Manisa
-Balıkesir
Kirazlı -Bursa
*Emet -Kütahya
Bozan, Yakakayı, -Eskişehir
*Düzce -Bolu
*Safranbolu -Zonguldak
-Çorum
-Amasya ve çevresi
*Zile -Tokat
Karakuş köyleri *Ünye -Ordu
Kızılçakçak *Arpaçay -Kars
*Erciş -Van
-Gaziantep
-Maraş
Hisarcık *Yayladağı, -Hatay
Savrun *Divriği, *Gürün -Sivas
Çanıllı *Ayaş -Ankara
*Bor -Niğde
*Ermenek -Konya
-Adana
*Silifke -İçel
Karadere *Gündoğmuş -Antalya
*Marmaris, *Yatağan -Muğla

belenmek anlamı
Toz toprak içinde yuvarlanmak: Ayşen'i annesi azarlamış, o da kumlar içinde beleniyordu.

-Manisa
Yukarıkaraçay *Acıpayam, Ortaköy *Çal -Denizli
-Kocaeli
-Bolu
-Kastamonu
*Ereğli -Konya

belenmek anlamı
1. Çocuk kundaklanmak, beşiğe sarılarak yatırılmak. 2. Çocuk beşikte sallanmak.
belenmek anlamı
Bulaşmak, bulanmak: Toprağa belendi.

*Kula Manisa
Gaziantep
Yozgat
Meyvabükü *Güdül Ankara
Afşar, Pazarören *Pınarbaşı Kayseri

belenmek anlamı
Bulanmak

Güney-Batı Anadolu

belenmek anlamı
Toz toprak içinde yuvarlanmak

-Manisa
Yukarıkaraçay *Acıpayam, Ortaköy *Çal -Denizli
-Kocaeli
-Bolu
-Kastamonu
*Ereğli -Konya

belenmek anlamı
(çocuk) Kundağa sarılmak

Adana, Osmaniye

belenmek eş anlamlısı

bulanmak
(-e) 1. Bulama işine konu olmak, her yanı bir şeyle kaplanmak: "Parfüme bulanmış bir ter, boyalı suratlarından buharlaşıyor." -A. İlhan. 2. (nsz) Duruluğunu yitirmek: Havuz bulandı. 3. (nsz) Parlaklığını ve açıklığını yitirmek: Hava bulandı. 4. (nsz) Mide bulantısı olmak. 5. (nsz) mec. Karışmak: "Köylünün bu habere zihni bulandı." -A. Gündüz.
bulaşmak
(nsz) 1. Bir nesne, üzerine sürülen bir şey yüzünden kirlenmek: Tabak bulaştı. 2. (-e) İstenilmeyen bir madde bir şeye sürülmek: "Yüzüne gözüne yer yer kepek bulaşmıştı." -S. F. Abasıyanık. 3. (-e) Hastalık geçmek, sirayet etmek: Çocuğa suçiçeği bulaşmış. 4. (-e) Çatmak, sataşmak, tedirgin etmek: "Atiye'nin ters ters yüzüne bakmasına aldırmadan yerde bir dirseğinin üstüne uzanmış keyifle yatan Seyit'e bulaştı." -L. Tekin. 5. (-e) İstemeden veya rastlantı sonucu bir işe karışmak: "Seninle hiç alakası olmayan bu işe bulaşmak istemiyorsun." -A. Ümit.

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.