Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

bulaşmak ne demek?

 - 4 sözlük, 8 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

bulaşmak anlamı
(nsz) 1. Bir nesne, üzerine sürülen bir şey yüzünden kirlenmek: Tabak bulaştı. 2. (-e) İstenilmeyen bir madde bir şeye sürülmek: "Yüzüne gözüne yer yer kepek bulaşmıştı." -S. F. Abasıyanık. 3. (-e) Hastalık geçmek, sirayet etmek: Çocuğa suçiçeği bulaşmış. 4. (-e) Çatmak, sataşmak, tedirgin etmek: "Atiye'nin ters ters yüzüne bakmasına aldırmadan yerde bir dirseğinin üstüne uzanmış keyifle yatan Seyit'e bulaştı." -L. Tekin. 5. (-e) İstemeden veya rastlantı sonucu bir işe karışmak: "Seninle hiç alakası olmayan bu işe bulaşmak istemiyorsun." -A. Ümit.

Tarama Sözlüğü

bulaşmak anlamı
1. Karışmak, fenalaşmak. 2. Musallat olmak. 3. Çatmak, sataşmak, duçar olmak. 4. Meşgul olmaya başlamak. 5. Alûde olmak, bulanmak.

Türkçe - İngilizce

bulaşmak anlamı
kelime öbeği
1) mess with
2) become entangled in
3) have a hand in
4) have one's hand in
fiil
1) be involved
2) be transmitted by
3) get into a row
4) be conTaminated by
5) catch
6) smear
7) rub on
8) get at
9) smudge
10) welter

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

bulaşmak anlamı
1. Başlamak: Yarın işe bulaşacağım. 2. Bir işe istekle başlamak: Çok acıkmıştı, bulaştı yemeğe.
bulaşmak anlamı
Engel olmak: Hasan'ın işine Osman bulaştı.

*Acıpayam -Denizli

bulaşmak anlamı
Çatmak, sataşmak.

Sürez *Bozdoğan, Dallıca *Nazilli -Aydın
Kozanlı, Balabanlı *Ödemiş -İzmir
Bozan, Tokat -Eskişehir
Kızılköy -Tokat
Danışman *Fatsa, Kuzköy *Akkuş -Ordu
*Kelkit -Gümüşhane
İrişli, Bayburt, *Sarıkamış, *Selim -Kars
-Erzincan
*Kilis -Gaziantep
*Şarkışla, *Zara, Hacıilyas *Koyulhisar -Sivas
-Adana

bulaşmak anlamı
1. Takılmak. 2. Karışmak.
bulaşmak anlamı
Takılmak

Ordu

bulaşmak eş anlamlısı

çatmak
(-i) 1. Odun, değnek, kılıç, tüfek vb. uzun şeylerden birkaç tanesini, tepelerinden birbirine çaprazlama dayayarak durdurmak: "Avlusunda silahlarını çatmış, ayaklarını germiş askerler var." -F. R. Atay. 2. Kereste vb.ni birbirine tutturmak: "Kırık tahtaları bir solukta yan yana çattılar." -L. Tekin. 3. Bir şeyi yapmak için gerekli parçaları bir araya getirmek: "Koca bir nahiye titreştik, odunsuz yattık / O büyük mektebi gördün ya, kışın biz çattık" -M. A. Ersoy. 4. Yükü hayvana iki yanlı yüklemek. 5. Başa yemeni, çatkı, yazma vb.ni bağlamak. 6. (-e) Üzücü, kızdırıcı veya şaşırtıcı olaylarla karşılaşmak: "Hacı Mustafa bağırıyor, ömründe böyle bir işe çatmadığını söylüyordu." -R. H. Karay. 7. (-e) Yazıyla veya sözle sataşmak: "Böyle söyler de sonra yemek biraz azca çıkarsa yahut pek düzgün olmasa aşçıya çatacak gibi olur." -M. Ş. Esendal. 8. (-e) Rastlamak, karşılaşmak: "Nerden çattım böylesi bir güzele..." -C. S. Tarancı. 9. (nsz) Sırası gelmek, zamanı gelmek: "Bir karara varma zamanı gelip çatmıştı." -C. Uçuk. 10. (-e) huk. Gemiler birbirine çarpmak.
sataşmak
(-e) 1. Bir kimseyi rahatsız edecek davranışta bulunmak, musallat olmak: "Edepsiz bir sarhoş, eskiden tanıdığı bir kadına sataşıyor." -N. Cumalı. 2. Sarkıntılık etmek: "Ne münasebet, gider de komşunun hizmetçi kızına sataşırsın!" -M. Ş. Esendal.
sirayet etmek
1) hastalık geçmek, bulaşmak: "Valinin hızı ve coşkusu, yanındakilere de bulaşıcı bir hastalık gibi sirayet ediyordu." -A. Kulin. 2) mec. yayılmak, dağılmak: "Bu dedikodular bizim eve bile sirayet etti." -A. Gündüz.
tedirgin etmek
rahatını, huzurunu kaçırmak: "Ortanca erkek kardeşimle aynı yöntemi benimsemiş olması beni tedirgin ediyor." -A. Ağaoğlu.

"bulaşmak" için örnek kullanımlar

Oğlumun bildiği, bilip de karışmak bulaşmak istemediği buydu.
My son knows, know and do not want to get involved in the jumble that was it.
Kaynak: t24.com.tr
Aziz Valentin'in muayyen gününe gerçekten bulaşmak istemezdim.
You really would not want to mess with a certain day of St. Valentin.
Kaynak: radikal.com.tr
Hükümet, yeni bir savaşa bulaşmak istemeyen ABD'yi müdahaleye ikna edememektedir.
The government does not want to mess with a new war, the United States can not convince intervention.
Kaynak: radikal.com.tr
Bu kirli alana bulaşmak istemiyorlar.
They do not want to mess with this dirty area.
Kaynak: hurriyet.com.tr
meslektaşlarının çoğunun aksine artık sıradanlaşmış olan rüşvet olayına bulaşmak istemez, hatta rüşvet çarkının büyüklüğü karşısında dehşete
Kaynak: Serpico (film)
çok makineye bulaşmak ve belirli eposta adreslerine aynı anda filtrelenmeleri mümkün olmayan çeşitli nesneler ve içerikler ile saldırmaktır.
Kaynak: Bilgisayar virüsü
Bu sözcük Orta Asya Türklerinde günümüzde bulaşık ve bulaşmak anlamında kullanılmaktadır. İstanbul ağzında ve yazı dilinde yoktur. “
Kaynak: Gazideretabaklı, Boyabat
Hastalık, insandan insana bulaşmak suretiyle geçer. Bu bulaşma, gözle görülmeyecek kadar küçük, fakat canlı tohumlar vasıtasıyla olur.
Kaynak: Akşemseddin

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.