"Dundee have just taken on a manager so that will
pervade a difficult obstacle."
"Bu zor bir engel yayılmak böylece Dundee sadece bir yöneticisi almış."
Kaynak: bbc.co.ukMeanwhile, fears of structural decline
pervade the country.
Bu arada, yapısal düşüş korkuları ülkeye yayılmak.
Kaynak: project-syndicate.orgThis episode was surprisingly funny given all the doom and gloom that seemed to
pervade it.
Bu bölüm şaşırtıcı komik yayılmak gibiydi bütün azap ve kasvet verildi.
Kaynak: blogs.independent.co.ukNeon lights
pervade the exhibit walls, constantly changing between different rooms and works.
Neon ışıkları sürekli farklı odalar ve eserleri arasında değişen, sergi duvarları yayılmak.
Kaynak: dailytargum.comThe term cultural baggage refers to the tendency for one's culture to
pervade thinking, speech, and behavior without one being aware of
Kaynak: Cultural baggage"village", Slavic: vas wikt:-wiki/ves | ves , or also (in the Rigveda ) "to enter into, to
pervade", glossing the name as "the All-Pervading One".
Kaynak: Vishnu