belirsiz sf. 1. Belirli olmayan, belgisiz, gayrimuayyen:
"Şimdi galiba belirsiz bir yerde bir esere çalışıyor." -N. F. Kısakürek. 2. Niteliği hakkında tam bir bilgi edinilemeyen, müphem:
"Bir ayağın yerlere sürtünmesinden çıkan, silik ve belirsiz sesi işitti." -P. Safa. 3. Bilinmeyen, meçhul:
"Küçük bir ekmek parçası üstüne konmuş ne olduğu belirsiz yeşilliklerle yapılmış salata kendisine uzatılıyormuş." -A. Kutlu.