Tonight we will
savour the ceremony of a royal Dutch colonial tradition.
Bu gece bir kraliyet Hollanda sömürge geleneğinin töreni tadacağım.
Kaynak: au.news.yahoo.comFinn plans to
savour a vintage performance after batting England to safety.
Finn güvenliği İngiltere kırpmadan sonra eski performansı tadını planlıyor.
Kaynak: metro.co.uk2007: Far from a good year for Wales but a win against England was one to
savour.
2007: Uzak Galler için iyi bir yıl ama İngiltere'ye karşı bir galibiyet dan tadını çıkarmak için biriydi.
Kaynak: walesonline.co.ukThose are memories to reflect on and
savour in the years to come.
Bunlar üzerinde düşünülmesi gereken anılar ve gelecek yıllarda tadın.
Kaynak: thescottishsun.co.ukThe weekend days are fully open to the public, allowing everyone to see the latest race cars that compete all over the world,
savourKaynak: Autosport InternationalExamples of dynamic verbs are 'to run', 'to hit', 'to intervene', 'to
savour' and 'to go'. An outstanding feature of modern English is its
Kaynak: Dynamic verbThis album was rumoured to be "an album of traditional
savour" inspired by classical pieces by Chopin and Gerschwin however following
Kaynak: Toutes les femmes en moi