aktarmak (-i, -e) 1. Bir şeyi bir yerden, bir kaptan başka bir yere veya kaba geçirmek. 2.
(-i) Bir şeyin yolunu, yönünü değiştirmek. 3.
(-den, -e) Bir dilden başka bir dile çevirmek, tercüme etmek. 4. Bir lehçeyi başka bir lehçeye uyarlamak. 5. Toprağı altı üstüne gelecek bir biçimde iyice bellemek. 6. İletmek, bildirmek:
"Derdini size aktarıp arınmış, sizi zehirleyip bırakmıştır." -H. Taner. 7. Bir tekniğe göre biçimlendirmek, uyarlamak. 8. Bir kitabı başından sonuna kadar okumak. 9.
(-i) Çatı kiremitlerinin kırık ve bozuk olanlarının yerlerine sağlamlarını koymak. 10.
ed. Kaynak kişiden derlenen herhangi bir parçayı kitlelere duyurmak ve yaymak. 11.
(-i) ed. Alıntılamak:
"Onun yerine Salah Birsel'in bir şiirini aktaracağız." -S. Birsel. 12.
tek. Üretilmiş olan bir enerjiyi, başka organlara iletmek.
sanmak (nsz) 1. Bir şeyin olma veya olmama ihtimalini kabul etmekle birlikte, olabileceğine daha çok inanmak, zannetmek:
"Babam, hiç hoşnut olmadığımı, beni yine sevindiremediğini sandı." -A. Ağaoğlu. 2. Gibi gelmek, farz etmek:
"Bu hareketimi tamamıyla histen gelen bir şey sandı." -P. Safa. 3. Bir şey veya kimsenin ... olduğunu düşünmek:
"Doktor Sevim, hastayı ilk gördüğü an kendinde değil sanmıştı." -A. İlhan.