Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

bellemek ne demek?

 - 4 sözlük, 18 sonuç.

BSTS / Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu

bellemek anlamı Fr. bécher
(tarım)

Güncel Türkçe Sözlük

bellemek anlamı
(I) (nsz) 1. Öğrenip akılda tutmak: "Sözümü dinleyiniz, dediklerimi belleyiniz!" -N. F. Kısakürek. 2. Sanmak: "Yumuşak, sabırlı, şefkatli bir insan bellemişsin." -H. Taner.
bellemek anlamı
(II) (-i) Bel denilen araçla toprağı işlemek, aktarmak.

Türkçe - İngilizce

bellemek anlamı
isim
1) get into a groove
fiil
1) memorize
2) learn by heart
3) dig
4) fork
5) trench

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

bellemek anlamı
İşaret koymak, işaretlemek.

Eğrigöz *Emet -Kütahya

bellemek anlamı
Eğilmek, bel vermek: Ahırın orta ağacı belledi, kırılacak.

-Çorum
*Merzifon ve köyleri -Amasya
Hasara -Gümüşhane
-Sivas

bellemek anlamı
Ağacı belinden kesmek.

Danışman *Fatsa -Ordu

bellemek anlamı
Hasta yoklamak, hasta ziyaretine gitmek.

*Akçadağ -Malatya
*Kilis, *Nizip, -Gaziantep

bellemek anlamı
Kararlaştırmak.

*Silifke -İçel

bellemek anlamı
Zannetmek, sanmak: Senmiydin gelen, başkası belledim.

*Düzköy, -Bolu
-Malatya çevresi
-Hatay
-Sivas
*Sorgun -Yozgat
*Bor -Niğde

bellemek anlamı
Cinsî münasebette bulunmak.

*Bor -Niğde

bellemek anlamı
Örtmek.

Bereketli *Tavas, İsabey *Çal -Denizli
Bahçeli *Bor -Niğde
*Fethiye köyleri -Muğla

bellemek anlamı
Ayakkabıya pençe vurmak.

*Güdül ve köyleri Ankara

bellemek anlamı
Tanımak.

*Kula Manisa

bellemek anlamı
Karayıkımdan ders almak.

Dereçine *Sultandağı Afyon

bellemek anlamı
Cinsel ilişkide bulunmak (aşağılama için kullanılır).

Dereçine *Sultandağı Afyon

bellemek anlamı
Sanmak.

Gaziantep
Kerkük, Irak

bellemek anlamı
Tanımak, öğrenmek

Malatya

bellemek eş anlamlısı

aktarmak
(-i, -e) 1. Bir şeyi bir yerden, bir kaptan başka bir yere veya kaba geçirmek. 2. (-i) Bir şeyin yolunu, yönünü değiştirmek. 3. (-den, -e) Bir dilden başka bir dile çevirmek, tercüme etmek. 4. Bir lehçeyi başka bir lehçeye uyarlamak. 5. Toprağı altı üstüne gelecek bir biçimde iyice bellemek. 6. İletmek, bildirmek: "Derdini size aktarıp arınmış, sizi zehirleyip bırakmıştır." -H. Taner. 7. Bir tekniğe göre biçimlendirmek, uyarlamak. 8. Bir kitabı başından sonuna kadar okumak. 9. (-i) Çatı kiremitlerinin kırık ve bozuk olanlarının yerlerine sağlamlarını koymak. 10. ed. Kaynak kişiden derlenen herhangi bir parçayı kitlelere duyurmak ve yaymak. 11. (-i) ed. Alıntılamak: "Onun yerine Salah Birsel'in bir şiirini aktaracağız." -S. Birsel. 12. tek. Üretilmiş olan bir enerjiyi, başka organlara iletmek.
sanmak
(nsz) 1. Bir şeyin olma veya olmama ihtimalini kabul etmekle birlikte, olabileceğine daha çok inanmak, zannetmek: "Babam, hiç hoşnut olmadığımı, beni yine sevindiremediğini sandı." -A. Ağaoğlu. 2. Gibi gelmek, farz etmek: "Bu hareketimi tamamıyla histen gelen bir şey sandı." -P. Safa. 3. Bir şey veya kimsenin ... olduğunu düşünmek: "Doktor Sevim, hastayı ilk gördüğü an kendinde değil sanmıştı." -A. İlhan.
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.