Streets are already so narrowed by snow, that when two cars meet it's like watermelons in a
drinking straw.
Sokaklar zaten iki araba karşılaştığımız zaman bir içme saman karpuz gibi olduğunu, kar ile daralmış olan.
Kaynak: startribune.comIn the hollow of the glass lampshade, there would be a nest built with dried twigs and leaves and even a green
drinking straw.
Cam abajur içi boş, hatta kurutulmuş ince dallar ve yapraklar ve yeşil bir içme saman ile inşa edilmiş bir yuva olurdu.
Kaynak: npr.orgThey came to the table hot, light and fluffy between hamburger burger buns, with a small bottle of Coke with a
drinking straw stuck in it.
Onlar sıkışmış bir içme saman ile kola küçük şişe, sıcak ışık ve hamburger burger çörekler arasındaki kabarık masaya geldi.
Kaynak: courierpress.com