He seemed to be in a good place, so I suggested it might be time to
unburden himself.
O iyi bir yer gibi görünüyordu, bu yüzden kendini dökmeye zaman olabilir önerdi.
Kaynak: mcclatchydc.comJosef and Sage are kindred spirits of a sort, and he is eager to
unburden himself, imploring: "You showed me your scars.
Josef ve Sage bir çeşit akraba ruhları ve o yalvaran, kendini dökmeye hevesli: "Sen bana izleri gösterdi.
Kaynak: tulsaworld.comIt took a bit of persuasion, she admits, before she agreed to meet up with Mike Cunningham and
unburden herself of her fears.
O Mike Cunningham ile buluşmak ve onun korkularını kendini dökmeye karar verdiler önce ikna biraz aldı, diye itiraf ediyor.
Kaynak: heraldscotland.comThe basic tendency of Nolte's reinterpretation is to
unburden German history by relativizing the Holocaust. Nolte claims the Nazi mass
Kaynak: Hans-Ulrich Wehlerproceed to say a few words regarding myself and thus
unburden my mind, in order to refresh this narrative and loosen the bonds of my tongue.
Kaynak: Abu'l-Fazl ibn Mubarak