He was a
wayward son, no doubt, and a distant son, without question.
O soru olmadan, bir asi oğlunu, şüphesiz, ve uzak bir oğlu oldu.
Kaynak: wnd.comAlmost every chance the Fire had for a counter attack died with a
wayward pass.
Yangın bir karşı saldırı için vardı hemen hemen her fırsatta bir başıbozuk pass ile öldü.
Kaynak: hottimeinoldtown.comBut Tom Hateley's delivery is as
wayward as a drunken postman's.
Ama Tom Hateley teslimat sarhoş bir postacının gibi nazlı olduğunu.
Kaynak: bbc.co.ukThe passing was
wayward and they struggled to keep possession.
Geçen şımarık ve onlar bulundurulması için mücadele etti.
Kaynak: theaustralian.com.au