ilgisiz sf. 1. İlgisi olmayan veya ilgilenmeyen, kayıtsız, aldırmaz, alakasız, lakayıt, bigâne:
"Paraya, çıkara, günlük yaşamın kaşkarikolarına karşı ilgisizdirler." -H. Taner. 2.
zf. Aldırmaz, kayıtsız bir biçimde:
"Aynı haberi erkeklerin bazıları büsbütün ilgisiz, bazıları surat asarak karşıladı." -N. Hikmet.
yabancı sf. 1. Başka bir milletten olan, başka bir milletle ilgili olan (kimse), bigâne, ecnebi:
"Bu toprak bizimdir, içinde yabancının işi yok." -R. E. Ünaydın. 2. Aileden, çevreden olmayan (kimse veya şey), özge:
"Ben, yabancı bir adam, neme lazım, hiç sesimi çıkarmadım." -M. Ş. Esendal. 3. Tanınmayan, bilinmeyen, yad:
"Yabancı müşteri giremezdi kapısından. Gelenler hep edebiyat adamlarıydı." -Y. Z. Ortaç. 4. Aynı türden, aynı çeşitten olmayan:
Yağın içinde yabancı maddeler var. 5. Bir konuda bilgisi, deneyimi olmayan:
Bu uygulamanın yabancısıyım. 6. Belli bir yere veya kimseye özgü olmayan:
Yabancı arabalar buraya park edemez.