kucak is. 1. Açık kollarla göğüs arasındaki bölüm, aguş:
"Kucağımdaki yavrumla yapayalnız kalmıştık." -S. M. Alus. 2.
sf. Açık kollarla göğüs arasına sığabilen miktarda olan. 3.
mec. Herhangi bir durumun veya şeyin sınırlarının arası, iç:
"Oralar her saldırganlıktan korunmuş Türk kucağı idi." -R. E. Ünaydın. 4.
mec. Ortam, ocak:
"On yıl var ayrıyım Kına Dağı'ndan / Baba ocağından, yâr kucağından." -F. N. Çamlıbel.