Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

kucak ne demek?

 - 3 sözlük, 5 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

kucak, -ğı anlamı
is. 1. Açık kollarla göğüs arasındaki bölüm, aguş: "Kucağımdaki yavrumla yapayalnız kalmıştık." -S. M. Alus. 2. sf. Açık kollarla göğüs arasına sığabilen miktarda olan. 3. mec. Herhangi bir durumun veya şeyin sınırlarının arası, iç: "Oralar her saldırganlıktan korunmuş Türk kucağı idi." -R. E. Ünaydın. 4. mec. OrTam, ocak: "On yıl var ayrıyım Kına Dağı'ndan / Baba ocağından, yâr kucağından." -F. N. Çamlıbel.

Türkçe - İngilizce

kucak anlamı
isim
1) lap
2) arms
3) bosom

Yerleşim Birimleri Sözlüğü

Kucak anlamı
Ağrı ili, Sarısu bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Kucak anlamı
Ağrı ili, Suluçem bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Kucak anlamı
Şanlıurfa ili, Viranşehir ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

kucak eş anlamlısı

aguş
is. (a:gu:şu) esk. Kucak: "Seniha'ya sarıldı, aguşuna alıp onu tekrar şımarttı." -E. E. Talu.

is. 1. Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı: "Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." -Ç. Altan. 2. Oyuk şeylerin boşluğu. 3. Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta: Tahtanın içi çürümüş. 4. Nesnelerin arasında bulunan kimse veya nesne. 5. Ten ile dış giysiler arası: "Boynumda kalın yün atkı, içimde çift kat fanila, gene de titriyorum." -E. Bener. 6. Kabuğu olan veya dışı kabuk durumunda bulunan yiyeceklerde kabuğun sardığı bölüm: Ekmek içi. Ceviz içi. 7. Pirinç, soğan ve baharatla hazırlanan, dolmalarda kullanılan karışım. 8. Mide, bağırsak, karın: İçi bulanmak. İçi sürmek. 9. Akıl, gönül, irade gibi insanın manevi varlığını oluşturan şeylerden herhangi biri: "İçimizdeki sevinçleri, kederleri paylaşacak insan nerde?" -S. F. Abasıyanık. 10. Bir ülke, şehir, topluluk vb.nde olan veya yapılan: Yurt içi ulaşım. Şehir içi haberleşme. Aile içi ilişkiler. 11. Değişik yemeklerde kullanılmak üzere et ile sebzelerin ince kıyımının karıştırılması ve yoğrulmasıyla meydana getirilen karışım. 12. sf. Somut kavramlarda iki veya ikiden çok şeyde merkeze daha yakın olan: "İç kapının perdesi yanlara doğru açıldı." -P. Safa. 13. sf. İnsanın manevi varlığıyla ilgili olan: İç dünyamız. 14. mec. Muhteva.
ocak
is. 1. Ateş yakmaya yarayan, pişirme, ısıtma, ısınma vb. amaçlarla kullanılan yer: "Üç balıkçı güneş batarken kumların üzerine iki taştan bir ocak yaptılar ve ateş yaktılar." -Halikarnas Balıkçısı. 2. Şömine: "Ocağın önünde oturup acayip bir dikkatle odunların yanışına bakar." -Y. K. Karaosmanoğlu. 3. Isı vererek üzerine veya içine konulan maddeleri ısıtan, pişiren, kaynatan, eriten araç veya alet: "Anlaşılan çamaşırcı giderken ocağı tam söndürmemiş olacak." -H. Taner. 4. Kahvelerde, kuruluşlarda çay, kahve vb.nin yapıldığı yer: "Konuşmalar iyice kızışmaya başladığı vakit kahve ocağının önünde görünür." -S. Birsel. 5. Yer üstünde veya yer altında cevher çıkarılan yer: Mermer ocağı. Kömür ocağı. 6. Bahçelerde ve bostanlarda her tür meyve ve sebze ekimine ayrılmış, çevresinden biraz yükseltilmiş toprak parçası: "Mustafa, arkasına güçlü kuvvetli bir kadın takmış, üç evleğine çizgiler, ocaklar açıyordu." -S. F. Abasıyanık. 7. Aynı amaç ve düşünceyi paylaşanların kurdukları kuruluş veya toplandıkları, görev yaptıkları yer: "Başlangıçtan beri burası bir vatansever ocağı idi." -F. R. Atay. 8. Yılın birinci ayı, kânunusani: "Ocak ayını sevmem, oldum olası." -B. Felek. 9. tar. Yeniçeri teşkilatını oluşturan odalardan her biri. 10. mec. Ev, aile, soy: "Henüz temelleri atılmayan kendi ocağım kurulmadan yıkılmıştı." -A. Gündüz. 11. hlk. Halk hekimliğinde bir önceki kuşaktan el verme suretiyle aktarılan bilgileri kullanarak belirli bir şikâyeti veya hastalığı iyileştirdiğine inanılan aile.
ortam
is. 1. Canlı bir varlığın içinde bulunduğu doğal veya maddi şartların bütünü: "Şu dehşet ortamının altında koskoca bir yalnızlar dünyası yatıyor." -A. Ağaoğlu. 2. Bir topluluğun veya toplulukların hareket alanı, platform. 3. mec. Bir kimsenin veya bir insan topluluğunun yaşayışını etkileyen ruhsal, toplumsal ve kültürel etkilerin bütünü: Sanat ortamı. Çalışma ortamı. 4. ruh b. Nesnel ve toplumsal yönlerle bazen kişinin iç dünyasını da kapsayan yakın çevre, vasat.

"kucak" için örnek kullanımlar

Yöneticiler olarak birbirimize kucak açmamız, elimizi uzatmamız lazım.
As managers embrace each other to open, we need to go with this.
Kaynak: sabah.com.tr
Takımdaki yerli ve yabancı oyuncular onlara çok güzel kucak açtı.
Domestic and foreign players in the team embraced them very beautiful.
Kaynak: skorer.milliyet.com.tr
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, hepsine kucak açan bir yapı sergiledi.
Ministry of Environment and Urbanization, exhibited a structure that welcomes all.
Kaynak: haber.rotahaber.com
Bu süreçte emeği olan herkese kucak dolusu alkışlarımızı gönderiyoruz.
Armful of everyone who has contributed to this process, we send alkışlarımızı.
Kaynak: maraton.com.tr
Demirtaş, Kastamonu ilinin Pınarbaşı ilçesine bağlı,köklü bir tarihe sahip,doğaya ve tabiata kucak açan eşsiz ve benzersiz ormanları ile
Kaynak: Demirtaş, Pınarbaşı
Hugs and Kisses veya love and kisses,internet dilinde kucak dolusu öpücükler veya sevgi ve öpücükler anlamına gelir. XOXO genelde SMS ,
Kaynak: XOXO
Filmde Çanakkale Geyikli'de klarnet çalarak hayatını devam ettiren ve beklenmedik olayla İstanbul'a gelen Hüseyin ve ona kucak açan
Kaynak: Eyyvah Eyvah
Sörf, su kayağı gibi aktivitelere kucak açan koyun 25 metre sualtı görüş mesafesinin olması, balıkadamları yöreye çekiyor. Kategori:Kumluca
Kaynak: Adrasan, Kumluca
Thebai'nin yeni kralı Kreon saldırganların cesetlerini gömmeyip ortada bıraktığı için Theseus , Adrastos'a kucak açar ve Thebai'ye
Kaynak: Adrastos
Fransız Devrimi ve Napoléon 'a düşmandı, kayınpederinin Baden 'de topladığı Fransız göçmenlerinin etkisiyle XVIII. Louis 'e kucak açtı
Kaynak: IV. Gustav Adolf
düşmüş çeşitli zamanlarda gerginlikler yaşamış,bazen kan davaları yüzünden kaçan insanlara kucak açmış yalnız hiçbir zaman kan davası gütmemiştir.
Kaynak: Gözlüce, Kızıltepe
kabarık kıvırcık kürklü ve neşeli bir köpek ırkı Irkın tam adı olan bichon à poil frisé, Fransızca da kıvırcık tüylü kucak köpeği anlamına gelir.
Kaynak: Bichon frisé
Kuruluş manifestosunda ideolojik ve kategorik ayrımlara sapmadan, yeni ve etkili paradigmalara kucak açmayı hedefleyen geniş bir bakış
Kaynak: Artus Kitap
Burası binlerce yıl, birçok devlete kucak açmıştır. Kimlerin ne kadar zaman önce buralara geldiği belli değildir. Kırşehir, Anadolu
Kaynak: Kırşehir
adamın kişiliğinde İtalyan burjuvazi sinin faşizm e gönüllü kucak açışını ele alır, faşist ideolojinin sosyo-psikolojik kökenlerini irdeler.
Kaynak: Konformist (film)
Kent kültürüne kucak açan uygar ve çağdaş yerleşme olması açısından hem bir sivil toplum kuruluş faaliyeti hem de insiyatif ve kültürü ile
Kaynak: Boğazköy, Başakşehir
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.