biricik ne demek?
- 5 sözlük, 5 sonuç.Güncel Türkçe Sözlük
biricik anlamı
sf. Eşi, benzeri, ikincisi olmayan ve çok sevilen, tek, yegâne: "Onun derslerinde biricik zaman ve mekân ölçüsü diyalogdur." -N. F. Kısakürek.
sf. Eşi, benzeri, ikincisi olmayan ve çok sevilen, tek, yegâne: "Onun derslerinde biricik zaman ve mekân ölçüsü diyalogdur." -N. F. Kısakürek.
Kişi Adları Sözlüğü
Biricik anlamı Köken: T.
Cinsiyet: Kız
Tek, eşsiz, çok sevilen, benzeri olmayan.
Cinsiyet: Kız
Tek, eşsiz, çok sevilen, benzeri olmayan.
Tarama Sözlüğü
biricik anlamı
Bir kerecik.
Bir kerecik.
Türkçe - İngilizce
biricik anlamı
sıfat
1) only
2) unique
3) sole
4) one and only
5) single
6) well-beloved
isim
1) dearie
2) deary
sıfat
1) only
2) unique
3) sole
4) one and only
5) single
6) well-beloved
isim
1) dearie
2) deary
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
biricik anlamı
Kireç ve çamurdan yapılan tahıl ambarı.
Kireç ve çamurdan yapılan tahıl ambarı.
Sarıhamzalı *Sorgun -Yozgat
biricik eş anlamlısı
tek
(I) sf. 1. Eşi olmayan, biricik, yegâne: "Hamit, biliyorsunuz edebiyatımızın tek dâhisidir." -Y. Z. Ortaç. 2. Kadeh içinde belirli ölçüde olan (içki). 3. is. Birbirini tamamlayan veya aynı türden olan nesnelerden her biri: "Garsona umutsuzca bir göz attıktan sonra eldiveninin sol tekini çıkardı." -R. Ilgaz. 4. zf. Önüne getirildiği cümleye istek ve özlem kavramı katar: Tek yesin de ne isterse yesin. Tek çalışsın da isterse arada yaramazlık da etsin. 5. zf. Yalnızca: Bunun için tek bir yol var. 6. mec. Hiç, hiçbir: "Tek kelime konuşmadan bu yokuşu indik." -R. H. Karay. 7. mat. İki ile bölünemeyen (sayı): Üç, beş, yedi ... tek sayılardır.
(I) sf. 1. Eşi olmayan, biricik, yegâne: "Hamit, biliyorsunuz edebiyatımızın tek dâhisidir." -Y. Z. Ortaç. 2. Kadeh içinde belirli ölçüde olan (içki). 3. is. Birbirini tamamlayan veya aynı türden olan nesnelerden her biri: "Garsona umutsuzca bir göz attıktan sonra eldiveninin sol tekini çıkardı." -R. Ilgaz. 4. zf. Önüne getirildiği cümleye istek ve özlem kavramı katar: Tek yesin de ne isterse yesin. Tek çalışsın da isterse arada yaramazlık da etsin. 5. zf. Yalnızca: Bunun için tek bir yol var. 6. mec. Hiç, hiçbir: "Tek kelime konuşmadan bu yokuşu indik." -R. H. Karay. 7. mat. İki ile bölünemeyen (sayı): Üç, beş, yedi ... tek sayılardır.
tek
(II) sf. Sessiz, hareketsiz, uslu.
(II) sf. Sessiz, hareketsiz, uslu.
yegâne
sf. (ye'gâ:ne) Biricik, tek: "Yegâne emelim, kızımın bir hanımefendi olarak yetişmesidir." -A. İlhan.
sf. (ye'gâ:ne) Biricik, tek: "Yegâne emelim, kızımın bir hanımefendi olarak yetişmesidir." -A. İlhan.
"biricik" için örnek kullanımlar
Hadislerle yaşamın sebebi ve Allah'ın biricik Rasulü yapılı verdi.
Messenger of Allah, the unique structure of life, and gave the reason the hadiths.
Kaynak: blog.milliyet.com.trOrada gözünün önünde biricik yavrusu kuruyan, ölen anneler var.
There's only puppy in front of drying, the deceased's mother.
Kaynak: haberedikkat.comİşte bu yüzden bu ülkenin biricik güzelliklerini düzgün yaşayamadık.
That's why only the beauty of this country not live properly.
Kaynak: kibrispostasi.comBir ağacın gerçekten canlı olan biricik kısmı, kabuğun altında odunun yüzeyindeki ince bir hücre tabakasıdır. Buna katman doku tabakası
Kaynak: Ağaç
Kaynak: Ağaç
Egemenlik kavramı otoriteden farklı olarak ülke içinde biricik meşru güç kaynağı olmayı ifade ederken ülke dışında (uluslararası alanda)
Kaynak: Devlet
Kaynak: Devlet
Hegel'e göre, biricik, canlı felsefe, çelişmelerin -daha doğrusu karşıtların- felsefesidir; çiçek, meyvanın ortaya çıkmasına yol açar, ama
Kaynak: Georg Wilhelm Friedrich Hegel
Kaynak: Georg Wilhelm Friedrich Hegel
03,01,2011 tarihinde samet gözünden bile sakındıgı biricik sevgilisini ilk kez (Dudagından öpmüş) 05,12,2011 tarihinde birlikte birşeyler
Kaynak: Samet&Fulya Gümüşsu
Kaynak: Samet&Fulya Gümüşsu
Şehir, birbirleriyle birleşen gölleri ve biricik kültürel manzaralarıyla özellik kazanır. Özellikle parkları ve Sanssouci sarayı, Almanya
Kaynak: Potsdam
Kaynak: Potsdam
İbn-i Rüşd'e göre biricik filozof Aristo 'ydu. Önemi : İbn-i Rüşd en çok Aristo 'nun eserlerinden yaptığı, bugün Batı'da pek çoğu unutulmuş,
Kaynak: İbn Rüşd
Kaynak: İbn Rüşd
Boşkümenin biricik (eşsiz) olduğu rahatlıkla gösterilebilir: Diyelim en az iki tane boşkümemiz var. Eşküme beliti ne göre iki küme ancak ve
Kaynak: Boş küme
Kaynak: Boş küme
Otto (Brunswick) (1175 veya 1176 – 19 Mayıs 1218 ) iki rakip kraldan Kutsal Roma İmparatoru 1198 yılından, biricik (tek) kral 1208
Kaynak: IV. Otto (Kutsal Roma İmparatoru)
Kaynak: IV. Otto (Kutsal Roma İmparatoru)
Bu öğenin kümede biricik olduğu rahatlıkla gösterilebilir. Diyelim bu koşulu sağlayan iki birim öğe var: e ve e' . Eğer bu ikisini işleme
Kaynak: Birim öğe
Kaynak: Birim öğe
es-Seb‘iyyât(yediler, yedi kaside), el-Vâhide(tek, yegâne, biricik, eşsiz), daha yeni eserlerde Mukalledât (asırdan asra devredilen eski
Kaynak: Muallakat
Kaynak: Muallakat
Dolayısıyla tek ve biricik olan gerçeğin, biricik yöntemi ve teorisi de diyalektik materyalizmdir. Diyalektik materyalizmin bu noktada hem
Kaynak: Diyalektik Materyalizm
Kaynak: Diyalektik Materyalizm
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
