birlik ne demek?
- 17 sözlük, 24 sonuç.
BSTS / Ayaktopu Terimleri Sözlüğü
birlik anlamı İng. federation Osm. federasyon Alm. Verband, Bund
Türlü spor kurumlarının kendi aralarında oluşturdukları ve bağlı bulundukları topluluk.
BSTS / Biyoloji Terimleri Sözlüğü
birlik anlamı İng. association
Alm.Assoziation, Vergesselschaftung
Fr. association
Aynı ekolojik or
Tamı işgal eden aynı ya da farklı türdeki bitkilerden oluşan topluluk.
BSTS / Dilbilgisi Terimleri Sözlüğü
birlik anlamı(Derleme., öbek, grup) Özne, yüklem veya çeşitli tümleçlerle birlikte kullanılan sözcüklerin tümü (bakınız»
özne birliği,
yüklem birliği, tümleç birliği vb) .
BSTS / Dilbilim Terimleri Sözlüğü
birlik anlamı Fr. terme
Cümle öğelerinden birini (özne, nesne, tümleç, fiil, yüklem) meydana getiren kelime veya kelime öbeği.
BSTS / Edebiyat ve Söz Sanatı Terimleri Sözlüğü
birlik anlamı Osm. Vahdet
İfadenin tek konu üzerinde kalmış olması.
BSTS / Felsefe Terimleri Sözlüğü
birlik anlamı İng. unity Osm. vahdet Lat.unitas Alm. Einheit Fr. unité
(Lat. unitas < unus = bir) : (Somut anlamda) 1- Bölünemezliği içeren yalın bütün. 2-Çokluğun birliği; birlik halinde gelmiş olan çokluk; yalın olmayan, ama yok edilmeden bölünemeyen birlik. 3-Bölünebilen birlik (yığışım = Aggregat). (Soyut anlamda) Bir olanın özelliği; parçalarından (bölümlerinden) herhangi bir tanesi kaldırılsa yapısı değişen organik bir bütün. Birlik kavramının felsefede çeşitli kullanımları vardır: 1- Mantıksal birlik: a. Kavramın birliği, b. Düşünmenin birliği, c. Kategori, d. İde. 2-Fizik ötesi-spekülatif birlik: a. Karşıtların birliği (Nicolaus Cusanus'da, coincidentia oppositorum = karşıtların örtüşmesi; Hegel'de tinin eytişimsel birliği.) b. Bütünlük (Spinoza) c. Karşıtların her çeşit çokluğu üzerinde yükselen birlik (Plotinos'ta: bir olan.) 3- Varoluşsal birlik: Karar vermedeki koşulsuzluğa dayalı varoluş birliği (Kierkegaard; varoluş felsefesi). 4- Estetik'te: Çokluğun bir bütün olarak verildiği görüsel birlik (estetiğin önemli bir ilkesi).
BSTS / Kentbilim Terimleri Sözlüğü
birlik anlamı İng. union Osm. ittihat Fr. union
İl, kent ve köy gibi yerel yönetim birimlerinin, bir ya da birden çok sayıdaki görevlerini daha iyi yerine getirmek amacıyla, yasalar uyarınca kimi kaynak ve örgenlerini birleştirerek oluşturdukları örgüt. Birliklerin de, kent yönetimleri gibi, başkanları, genel kurulları ve yönetim kurulları bulunur.
BSTS / Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu
birlik anlamı Fr. synapse
(sinapsis) (biyoloji)
BSTS / Sinema ve Televizyon Terimleri Sözlüğü
birlik anlamı İng. unity Osm. vahdet Alm. Einheit Fr. unité
Sinem./TV. 1. Bir film ya da televizyon izlencesinde, anlatılmak istenenin dağınıklığa yol açılmadan, ayrıntılara boğulmadan, ölçülü biçimde, bütünlük duygusu uyandırarak gerçekleştirilmesi durumu. 2. Bir resmi oluşturan çeşitli öğeler arasında varlığını duyuran uyuşum.
birlik anlamı İng. 1 kW Alm. ? kW Fr. projecteur 1 kW (de 1 kilo)
Sinem./TV. Aydınlatmada kullanılan 1 kW'lık ışıldak.
BSTS / Tecim, Maliye, Sayışmanlık ve Güvence Terimleri Sözlüğü
birlik anlamı İng. pool Osm. pool, ittihat Fr. pool
1. Tecimde yarışıma yer vermemek amacıyla mal ederlerini saptayan tecimsel birlik. 2. Birkaç yapımcı kuruluşun sağladıkları kazançları bir bölümü ya da tümü ile (pool) adı verdikleri ortak vezneye yatırmak için aralarında yaptıkları sözleşme.
BSTS / Yazın Terimleri Sözlüğü
birlik anlamı Osm. vahdet Fr.unité
Koşukta, yazıda konunun bir ana düşünce ekseninde toplanışı.
BSTS / Zooloji Terimleri Sözlüğü
birlik anlamı İng. synapsis Alm. synapsis Fr. synapsis Synopsis
(karşılık: sinapsis) : Anadan ve babadan gelen homolog kromozom çiftlerinin geçici olarak birleşmesi.
Güncel Türkçe Sözlük
birlik, -ği anlamı
is. 1. Tek, bir olma durumu, vahdaniyet: Tanrı'nın birliğine inanır. 2. Bir arada olma durumu, vahdet: Türk milletinin birliği. 3. Bağlılık, benzerlik, bağlantı, vahdet: Dil birliği. Ülkü birliği. 4. Belli bir topluluğun yararlarını korumak için kurulmuş dernek: Mühendisler birliği. Öğretmenler birliği. 5. sf. Bir taneden oluşmuş, bir tane alabilen: Birlik cezve. 6. ask. Bölük, tabur, alay vb. bir bütün sayılan topluluk: "Birliğine dönerken karısını kendi anasının babasının yanına bıraktı." -N. Cumalı. 7. ed. Konunun bir ana düşünce çevresinde toplanması. 8. fel. Bölünmezliği içeren yalın bütün. 9. müz. En büyük değerdeki nota, dört dörtlük.
Tarama Sözlüğü
birlik anlamı
Bir olma bali, vahdaniyet, ahadiyet.
Türkçe - İngilizce
birlik anlamı
isim
1) unity
2) union
3) alliance
4) unit
5) oneness
6) solidarity
7) troop
8) contingent
9) communion
10) guild
11) league
12) combination
13) corps
14) combine
15) company
16) force
17) collaboration
18) outfit
19) fellowship
20) fraternity
21) confederation
22) confederacy
23) legion
24) brotherhood
25) unanimity
26) ensemble
27) posse
28) body
29) gild
30) establishment
31) conference
32) coalescence
33) pool
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
birlik anlamıKüçük testi.
*Sivrihisar -Eskişehir
birlik anlamıBeraberlik
Uşak
birlik anlamıAskeri birlik
Uşak
Yerleşim Birimleri Sözlüğü
Birlik anlamıDiyarbakır ili, Lice ilçesi,
merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Birlik anlamıSakarya ili, Kaynarca ilçesi,
merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Birlik anlamıTrabzon ili, Araklı ilçesi,
merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Birlik anlamı
Trabzon ili, Küçükdere bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Birlik anlamıTrabzon ili, Of ilçesi,
merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
birlik eş anlamlısı
bağlantı is. 1. İki veya daha çok şeyin birbiriyle bağlı bulunması, ilişki, irtibat, bağlanak:
Kar yüzünden çevre ile bağlantı kesildi. 2. İki şey arasında ilişki sağlayan bağ:
"Bütün ulaştırma bağlantıları tahrip edilmiştir." -F. R. Atay. 3. Yapılacak işle ilgili sözlü veya yazılı anlaşma, angajman.
bağlılık is. 1. Bağlı olma durumu, merbutiyet:
"Babama olan bağlılığımdan ziyade, anneme duyduğum kızgınlıktan yaptım bunu." -E. Şafak. 2. Birine karşı, sevgi, saygı ile yakınlık duyma ve gösterme, sadakat:
"Hiçbir Türk, vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunmadıkça vatandaşlıktan çıkarılamaz." -Anayasa. 3.
biy. Bağlılaşım.
tek(I)
sf. 1. Eşi olmayan, biricik, yegâne:
"Hamit, biliyorsunuz edebiyatımızın tek dâhisidir." -Y. Z. Ortaç. 2. Kadeh içinde belirli ölçüde olan (içki). 3.
is. Birbirini tamamlayan veya aynı türden olan nesnelerden her biri:
"Garsona umutsuzca bir göz attıktan sonra eldiveninin sol tekini çıkardı." -R. Ilgaz. 4.
zf. Önüne getirildiği cümleye istek ve özlem kavramı katar:
Tek yesin de ne isterse yesin. Tek çalışsın da isterse arada yaramazlık da etsin. 5.
zf. Yalnızca:
Bunun için tek bir yol var. 6.
mec. Hiç, hiçbir:
"Tek kelime konuşmadan bu yokuşu indik." -R. H. Karay. 7.
mat. İki ile bölünemeyen (sayı):
Üç, beş, yedi ... tek sayılardır. tek(II)
sf. Sessiz, hareketsiz, uslu.
vahdet is. esk. Bir olma, tek olma, birlik, teklik.
"birlik" için örnek kullanımlar
"
Birlik" konusunda Şii partiler arasındaki tartışmalar da sürüyor.
"The Union" takes on the arguments between the Shiite parties.
Kaynak: ulusalkanal.com.trZiyarette ilin geleceği için
birlik ve beraberlik mesajları verildi.
During the visit, gave messages of unity and solidarity for the future of the province.
Kaynak: haber3.comKritik günler yaşadığımız şu günlerde; bir olalım,
birlik olalım!
Critical times we live in these days, is a let, let's unity!
Kaynak: aksam.com.trABD Başkanı Barack Obama, bu geceKongre'de
Birlik konuşmasını yapacak.
U.S. President Barack Obama, it will geceKongre'de the Union speech.
Kaynak: haberler.comMatematik te
birlik ya da monoid, (iki yönlü) birim öğe si olan bir yarı öbek tir (yarıgrup). Daha açık olarak, e birliğin birim öğesi
Kaynak: Birlik(1873'e dek)Norveç: Speciedaler (1875'e dek)Parasal
birlik (resmi değerinde):İsveç: Krona (1873'dan sonra)Norveç: Krone (1875'den sonra) |
Kaynak: İsveç ve Norveç BirliğiParasal
birlik, iki ya da daha fazla ülkenin aynı para birimini kullanmasıdır. Parasal birlikte, ekonomi ve para birliği nde olduğu gibi
Kaynak: Parasal birlik