Ya da erkek evlat sahibi olanların ses tonlarına bir
böbürlenme yapışık kalmıştır.
Or the son of a bragging tone of those who have remained attached.
Kaynak: blog.milliyet.com.trFazla sıfat tamlaması ve
böbürlenme sevmem ben, Allah bu arkadaşın reytingini bol etsin.
I do not like to brag more adjective clause, and God let this friend with plenty of the rating.
Kaynak: haber.stargazete.comErkekler ise tam tersine
böbürlenme eğiliminde.
Men, by contrast, tend to brag.
Kaynak: milliyet.com.trBiz, bir etnik kökeni diğerlerinden üstün gören, yani kibir, yani
böbürlenme içeren, yani şeytanın izinden giden bir milliyetçilik anlayışına karşıyız.
We are seeing an ethnic origins superior to others, ie, arrogance, ie, containing brag, ie Following the footsteps of the devil against a sense of nationalism.
Kaynak: haberturk.comAna tema aşk tır. Yöresel dil ve üslup özelliklerini yansıtırken sanat kaygısı, yapmacık bir değiş,
böbürlenme, kabalık, sertlik,
Kaynak: Halk müziğiSilah atmak bir
böbürlenme vesilesidir, silah sevilir. Düğüne davet için eski dönemlerde bir parça şeker gönderilirdi. Bu şekere, düğüne
Kaynak: Yukarıkızılöz, Kadışehri