börtmek ne demek?
- 2 sözlük, 10 sonuç.Güncel Türkçe Sözlük
börtmek, -er anlamı
(-i) hlk. Az pişirmek, haşlamak.
(-i) hlk. Az pişirmek, haşlamak.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
börtmek anlamı
Az haşlamak
Az haşlamak
-Kütahya
börtmek anlamı
Terlemek, bunalmak.
Terlemek, bunalmak.
-Isparta
börtmek anlamı
Kıpkırmızı olmak, morarmak.
Kıpkırmızı olmak, morarmak.
Karamanlı *Tefenni -Burdur
Işıklı *Çivril, Yukarıboğaz *Tavas -Denizli
*Gelibolu -Çanakkale
-Diyarbakır
-Sivas
-Adana
*Bodrum -Muğla
börtmek anlamı
Güneşte, ateşte yanmak
Güneşte, ateşte yanmak
*Sivrihisar -Eskişehir
Yeniköy -İstanbul
*Bor -Niğde
börtmek anlamı
1. bakınız» börtlemek(IV)-1. 2.bakınız» börtlemek(IV)-2. 3.bakınız» börtlemek(IV)-3. 4. Yemeğin, soğuk su katınca rengi, şekli değişmek. 5. Solmak, rengi kaçmak. 6.bakınız» börtlemek(I)-1. 7. Canlılığını, parlaklığını kaybetmek.
1. bakınız» börtlemek(IV)-1. 2.bakınız» börtlemek(IV)-2. 3.bakınız» börtlemek(IV)-3. 4. Yemeğin, soğuk su katınca rengi, şekli değişmek. 5. Solmak, rengi kaçmak. 6.bakınız» börtlemek(I)-1. 7. Canlılığını, parlaklığını kaybetmek.
börtmek anlamı
Coşmak, çok sevinmek.
Coşmak, çok sevinmek.
Afşar Aşireti *Pınarbaşı -Kayseri
börtmek anlamı
Yorgunluktan ayakları patlayacak duruma gelmek.
Yorgunluktan ayakları patlayacak duruma gelmek.
Karabüzey *Araç -Kastamonu
börtmek anlamı
Haşlamak, hafif pişirmek, yakmak
Haşlamak, hafif pişirmek, yakmak
Dereçine *Sultandağı Afyon
börtmek anlamı
1. Çok susamak. 2. Ateşten yüz kızarmak, terlemek.
1. Çok susamak. 2. Ateşten yüz kızarmak, terlemek.
börtmek eş anlamlısı
haşlamak
(nsz) 1. Bir şeyi kaynar suya daldırmak: "Ben makarnaları haşlarken o da evdeki kısıtlı malzemeyle kekikli domatesli bir sos hazırlamaya koyuldu." -E. Şafak. 2. (-i) Bir şeyin üstüne kaynar su dökmek. 3. Suda kaynatarak pişirmek: "Nine, yolda yerim diye iki yumurta haşladıydı teyze." -H. E. Adıvar. 4. (-i) Kaynar sıvı bir şeyi yakmak: Kaynar su ayağımı haşladı. 5. (-i) Don, kırağı için bitkilere zarar vermek. 6. (-i) Dalamak: Böcek çocuğun bacağını haşlamış. 7. (-i) Sızı vermek, acı vermek: "Omuzlarına kadar vücudun derisini haşlayan bayıltıcı yanma acısı ve dehşeti çok sürmedi." -P. Safa. 8. mec. Sertçe paylamak, azarlamak: "Recep'i kenara çekip fena hâlde haşladılar." -S. F. Abasıyanık.
(nsz) 1. Bir şeyi kaynar suya daldırmak: "Ben makarnaları haşlarken o da evdeki kısıtlı malzemeyle kekikli domatesli bir sos hazırlamaya koyuldu." -E. Şafak. 2. (-i) Bir şeyin üstüne kaynar su dökmek. 3. Suda kaynatarak pişirmek: "Nine, yolda yerim diye iki yumurta haşladıydı teyze." -H. E. Adıvar. 4. (-i) Kaynar sıvı bir şeyi yakmak: Kaynar su ayağımı haşladı. 5. (-i) Don, kırağı için bitkilere zarar vermek. 6. (-i) Dalamak: Böcek çocuğun bacağını haşlamış. 7. (-i) Sızı vermek, acı vermek: "Omuzlarına kadar vücudun derisini haşlayan bayıltıcı yanma acısı ve dehşeti çok sürmedi." -P. Safa. 8. mec. Sertçe paylamak, azarlamak: "Recep'i kenara çekip fena hâlde haşladılar." -S. F. Abasıyanık.
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
