Açıkçası halkın arasına karışamamak bende
bunalım yaratıyor.
Obviously, creating a crisis among the people I karışamamak.
Kaynak: internethaber.comÖnce biraz
bunalım yaşamıştım ama sonra yeniden kendi evime ısındım.
Lived a little before the crisis, but then again warming up to my own house.
Kaynak: yerelgundem.comAçıkçası halkın arasına karışmamak bende
bunalım yaratıyor.
Obviously, among the people I have let alone creating a crisis.
Kaynak: takvim.com.trAbdülhamid tahta çıktığında devlet büyük bir
bunalım içerisindeydi.
Abdülhamid II ascended to the throne of state was in a great depression.
Kaynak: dunyabulteni.netBroz Tito 'nun ölümünden sonra artan etnik çekişmeler ve ekonomik
bunalım nedeniyle ve 1980'lerin sonlarında Doğu Avrupa 'daki
Kaynak: Yugoslavya'nın dağılmasıOlağanüstü hâl, olağanüstü yönetim usullerinin uygulanmasını gerektiren doğal afet , tehlikeli salgın hastalık , ağır ekonomik
bunalım, kamu
Kaynak: Olağanüstü hâlKriz (buhran ,
bunalım) , bir örgütün üst düzey hedeflerini ve işleyiş biçimini tehdit eden veya hayatını tehlikeye sokan , acil karar
Kaynak: KrizPsikopatoloji, akıl hastalığı , ruhsal
bunalım, anormal/uyumsuz davranış davranış üzerine araştırma dalidir. Bu terim genel olarak
Kaynak: PsikopatolojiBosna Bunalımı, 1908'de Bosna-Hersek 'in Avusturya-Macaristan tarafından ilhak edilmesiyle patlak veren uluslararası
bunalım.
Kaynak: Bosna BunalımıBu işlem, mali
bunalım dönemlerinde gerçekleşmiştir ve 17. yüzyılda artmıştır. İşlemle hazine zarara uğrayınca yasal önlemler alınmıştır.
Kaynak: KesikAma, 1929 'daki Büyük
Bunalım yabancı sermaye akımının durmasına ve nitrat sanayinin çökmesine yol açtı. Ekonomik
bunalım, yönetime karşı
Kaynak: Carlos Ibáñez del CampoSeçim başarısızlıklarının parti içinde yarattığı
bunalım nedeniyle 1966 - 1970 arasında 3 kez genel başkan değiştirdi. 1969 'da yapılan
Kaynak: Yeni Türkiye Partisi (1961)