Daha önce
büfecilik yapan Tuzak, lösemi teşhisiyle tedavi masrafları için elinde avcunda ne varsa harcadı.
Büfecilik before the trap, for the costs of treatment of leukemia diagnosed in the hands of whatever avcunda spent.
Kaynak: gundem.milliyet.com.tr2007 yılında
büfecilik yaparak geçimini sağlayan Mustafa Tuzak, arkadaşları aracılığıyla tanıştığı T.İ.
Making a living in 2007 büfecilik Mustafa Trap, whom he met through friends T.I.
Kaynak: hurriyet.com.trMersin'e gelen kızı, torunu ve damadını önceki gün Mersin Otogarı'ndan alan Meryem D., çarşıda
büfecilik yapan eşinin yanına götürdü.
The daughter of Mersin, Mersin Bus Station earlier in the day with his grandson and damadını Mary D., his wife took me to the mall büfecilik.
Kaynak: haberturk.comSonra bir süre
büfecilik, taksicilik yaptı. Zeynep Değirmencioğlu'nun emlak ofisinde çalıştı. İkinci Bahar dizisinde bir kuruyemişçiyi
Kaynak: Ömer DönmezArıt geri döndükten sonra garsonluk, işçilik,
büfecilik, gazetecilik gibi işlerde çalıştı. Bir süre sansür kurulunda çevirmenlik yaptı,
Kaynak: Aydın Arıt"Sinagogun aidatı Gabay tarafından toplanıyordu; Gabay, gelirini camcılık ve sinagogun dehlizinde
büfecilik yaparak sağlıyordu. Kadiş
Kaynak: Bet Hamidraş Hagadol