Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

büsbütün ne demek?

 - 2 sözlük, 2 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

büsbütün anlamı
zf. (bü'sbütün) İyiden iyiye, iyice, Tamamen, tamamıyla, temelli: "Çarçabuk ve büsbütün inanmak istiyorum aklımın haklılığına." -E. Şafak.

Türkçe - İngilizce

büsbütün anlamı
zarf
1) downright
2) altogether
3) entirely
4) all
5) sheer
6) quite
7) wholly
8) fairly
9) stark
10) staringly
11) fair
12) dead

büsbütün eş anlamlısı

tamamen
zf. (tama:men) Bütün olarak, büsbütün: "Ulaşım çileleri böylece giderilince köprüyü tamamen unutmuşlardı." -A. Kulin.
tamamıyla
zf. (tama:mı'yla) Tam olarak, büsbütün, külliyen: "Hiddetim tamamıyla geçtiği için bu kıymetli yadigâra acımaya başlamıştım." -Ö. Seyfettin.
temelli
sf. 1. Herhangi bir nitelikte temeli olan: Sağlam temelli bir yapı. 2. mec. Geçici olmayan, sürekli, kalıcı, devamlı, daimî: "Sermet Muhtar, Akşam gazetesinin temelli imzalarından biri oldu." -Y. Z. Ortaç. 3. zf. mec. (te'melli) Sürekli olarak. 4. zf. mec. Büsbütün, tamamen.

"büsbütün" için örnek kullanımlar

Hakikaten ve büsbütün bir değişim mümkün mü biz faniler için?
Is it possible to change and we are indeed completely for mortals?
Kaynak: haberturk.com
Tabii bu kimin sızdırdığı sorusunu büsbütün önemsiz kılmaz.
Of course, this does not make junk altogether the question of who leaked.
Kaynak: t24.com.tr
Hele iki sene süren hastalığında bu durum büsbütün pekişti.
Especially in this situation altogether two-year disease strengthened.
Kaynak: gercekgundem.com
Büsbütün ahiret ehli Yeni Said olarak dünyadan elimi çektim.
I pulled my hand completely around the world as the New Said the people of the Hereafter.
Kaynak: risalehaber.com
Tariz, sözün ya da kavramın gerçek ve mecazlı anlamı dışında büsbütün tersini kastetmektir. Tarizde mecaz-ı mürsel ve kinaye deki ilgiler
Kaynak: Tariz
gelirlerinde en yüksek oranda olduğunu, muhtelit gelirlerde devamlılığın azaldığını, emek gelirlerinde ise büsbütün düştüğünü iddia etmektedirler.
Kaynak: Ayırma Teorisi
Öğrendiğinin, gördüğünün, duyduğunun, inandığının hepsini birden büsbütün silerek, her şeyden kuşkulanmaya başladı. Yalnız tek bir şeyden
Kaynak: René Descartes
Fikirleri politik yazında olduğu gibi yaygın düşünüşte de giderek büsbütün olumsuz ve ilkesiz bir politik hırsın anlatımı olarak görüldü
Kaynak: Niccolò Machiavelli
İşi büsbütün başkadır. Salgısının önemi büyüktür. Bez mercimek büyüklük ve biçimindedir. Sayış dört kadardır. Paratiroidler kalsium
Kaynak: Endokrin sistem
Bir başka ifade ile büsbütün yalnız durmak, biri ile tenhaca konuşmak üzere yalnız kalıp kimseyi içeri almamaktır. Halvete girmek, ibadet
Kaynak: Halvet
Troya prensi Hektor'dan olan oğlu da Yunanlılar tarafından öldürülmüş, bahtsızlığını büsbütün artırmıştı. Troya'ya giren Yunanlılar, sağ
Kaynak: Andromahi
Schleiermacher ve Görres 'in etkileri, ondaki bu eğilimi büsbütün güçlendirdi ve böylece Eichendoff, "romantik okulun son şövalyesi" unvanını aldı.
Kaynak: Joseph Freiherr von Eichendorff
Ağa olduktan sonra bu işe büsbütün hız verdi. Kendisi de Yeniçeri Ocaği'nın artık işe yaramaz hale geldiği, hatta zararlı olduğu
Kaynak: Ağa Hüseyin Paşa
İstanbul ). 1219 'da kurulan bir latin patrikliği, 19. yüzyıl da salt onursal bir unvan haline haline geldi ve 1964 'te büsbütün kaldırıldı.
Kaynak: İskenderiye Latin Patrikhanesi
Ancak bu değişim kadırganın değerini büsbütün yok etmedi. Daha 1.5 yüzyıl kadırga savaş donanmalarında kullanıldı. Kadırganın kalyona karşı
Kaynak: Kuadrirem
Örneğin söz konusu olan sorundan büsbütün başka bir sorunu tanıtlamak, tanıtlanması gerekeni kendisiyle tanıtlamak, eksik tümevarım yapmak
Kaynak: Bilgicilik
Yaşatılan Latin edebiyatı neredeyse büsbütün Klasik Latince den ve yapay, oldukça üsluplaştırılmış gösterişli bir edebi dil den oluşsa da
Kaynak: Roma Cumhuriyeti
Hele adı Hatti olan kavmi "Proto-Hatti" diye anmak büsbütün anlamsızdır. Ancak kültürel açıdan bakitığımızda Anadolu Hatti sanatının
Kaynak: Hatti
Bu arada ilk olarak Ruh özdeğin dışına çekilerek ondan büsbütün ayrı bir şey olduğu ortaya atıldı. Ne varki bu savı ortaya atanda
Kaynak: Tinsel
Ancak bir vahşinin dinini büsbütün terk ederek birey olabileceğini düşünür. Gerçekten de, Cuma o dönem edebiyatındaki hikâyelerde bir
Kaynak: Robinson Crusoe (kitap)
karşılaştığı sorunlar, yazarın sonunda Jean Santeuil yi 1897'de ilerletmeyi bırakmasına, 1899'da çalışmayı büsbütün rafa kaldırmasına neden oldu.
Kaynak: Marcel Proust
Daha sonraki devirlerde dîvân toplantıları, büsbütün terk edilerek işlerin halli sadrazam dîvânına bırakılıp, padişahların iradeleri
Kaynak: Divan (siyaset)
Notlar ve referanslar: 19 Yeryüzü büsbütün çatlayıp yarılacak,: Sarsıldıkça sarsılacak.: 20 Dünya sarhoş gibi yalpalayacak,: Bir kulübe gibi
Kaynak: Armageddon

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.