Hukukun ve siyasetin dışındaki yöntemler ona sadece
cesaret verir.
Methods of law and politics, other than it is encouraged.
Kaynak: ozgurkocaeli.com.trBu tuzakları,
cesaret, azim ve iman şuuru aşacaktır İnşaallah.
This traps, courage, perseverance and faith in God willing, will exceed consciousness.
Kaynak: habervakti.comOnun sözleri beni hem çok heyecanlandırdı hem de çok büyük
cesaret verdi.
His words gave me both very excited and very great courage.
Kaynak: televizyongazetesi.comBu partilerin hiç birisi AB ve ABD'ye rağmen nefes bile almaya
cesaret edemez.
Although none of these parties, the EU and the U.S. would not dare to even breathe.
Kaynak: yenimesaj.com.trDoğruluk mu,
cesaret mi erişkinlere uygun özellikle karşı cinsten arkadaşlarla arkadaşlığı bozmadan karşı cinsi keşfetme üzerine bir oyun
Kaynak: Doğruluk mu, cesaret miOsmanlı-Kutsal İttifak Savaşları, (1683-1699) Osmanlılar ın II. Viyana Kuşatması 'nda başarısızlığa uğramasından
cesaret alan bir grup
Kaynak: Osmanlı-Kutsal İttifak SavaşlarıVictoria Haçı (İngilizce : Victoria Cross - V.C.), düşman karşısında üstün
cesaret gösteren Birleşik Krallık silahlı kuvvetleri
Kaynak: Victoria HaçıHarp Madalyası, I. Dünya Savaşı 'nda Osmanlı cephelerinde üstün
cesaret ve kahramanlık gösteren Osmanlı ve İttifak Devletleri
Kaynak: Harp MadalyasıSapere aude (Latince : "Bilmeye
cesaret et!") İlk defa Horatius tarafından kullanılan Latince deyiş. "Kendi aklınla düşünmeye
cesaret et!"
Kaynak: Sapere audeValar arasında kuvvetçe en üstün ve özü
cesaret olan Tulkas 'tı. Arda 'ya en son o vardı. Güreşmeyi ve kuvvet müsabakalarını severdi.
Kaynak: Tulkas