Takım otobüsünün geldiği sırada ise büyük bir
coşku yaşandı.
Ranked team bus where there was a great enthusiasm.
Kaynak: radikal.com.trYapay yoldan
coşku, sevgi, saygı üretmeye çalışılıyor dedik ya.
Artificial way of enthusiasm, love, respect, said, or trying to produce.
Kaynak: sabah.com.trSivas'la oynadığımız kupa maçında böyle bir
coşku olur mu?
Cup match played in Sivas and enthusiasm for such a right?
Kaynak: fanatik.com.trGökmen, sazı, sözü ve türküleriyle izleyenlere
coşku dolu anlar yaşattı.
Gökmen, instrument, lyrics and folk songs followers lived moments full of enthusiasm.
Kaynak: haber3.comTutku, İrade ve yargıları aşan güçlü bir
coşku, ihtiras, aşırı düşkünlük. Tutku , Luchino Visconti'nin yönettiği 1943 yapımı İtalyan filmi
Kaynak: Tutku (anlam ayrımı)Oyun havası, insanlarda
coşku uyandıran, sazlarla çalınan, saz eserleridir. Çiftetelli, zeybek, longa, horon, hora, bar, köçekçe, halay ve
Kaynak: Oyun havasıŞiirde belli bir
coşku, heyecan, şaşkınlık, acı, öfke... belirtmek için genellikle "hey, ey, ya..." gibi seslenme ünlemlerini kullanmak
Kaynak: Nida (sanat)Çok akıcı bir müziğinin olması yanında insanları eğlendirir ve
coşku içinde dinletir. Bazı önemli vokalistler ve gruplar: Afro Celt Sound
Kaynak: Kelt müziğiKırmızı renk ile ulusun oluşturulmasında gösterilen
coşku, enerji ve fedakarlık ifade edilmektedir. Eşkenar üçgeni çevreleyen siyah renk
Kaynak: Guyana bayrağıÖzellikle bu eserden etkilenen genç kitlede
coşku daha fazlaydı. Kraliyetin yasaklamasına rağmen Schiller arkadaşı Andreas Streicher ile
Kaynak: Friedrich SchillerBüyük bir
coşku ile vecd halinde semah dönülürken Muhammet'in başından sarığı (imamesi) düşer. Kırk parçaya bölünür. Kırklar parçaları
Kaynak: Kırklar CemiModern olmak, bizlere serüven, güç,
coşku, gelişme, kendimizi ve dünyayı dönüştürme olanakları vaat eden; ama bir yandan da sahip
Kaynak: Marshall Berman