çalkalamak (-i) 1. Sulu bir şeyi sarsarak veya çırparak karıştırmak:
"Fincanını çalkalayıp çalkalayıp diker, dibinde hiç telve bırakmamacasına!" -A. İlhan. 2.
(nsz) İçinde bir şey bulunan bir nesneyi sarsarak sallamak:
"Kahvelerde zar çalkalayan avuçlar görüyorum." -Y. Z. Ortaç. 3. Bir şeyi içinden su çarparak geçirmek yolu ile temizlemek:
Tabakları çalkalamak. Bardakları çalkalamak. Ağzını çalkalamak. 4. Tahılı sarsarak kalburdan geçirmek, elemek. 5.
(nsz) Vücudun göbek, kalça vb. yerini sürekli oynatmak:
"Aşağıdan yavrum, aşağıdan diye göbek çalkalıyordu." -O. C. Kaygılı. 6. Kuluçka yumurtalarını çevirmek. 7. Sağlığının bozulmasına yol açmak.