bulaşmak (nsz) 1. Bir nesne, üzerine sürülen bir şey yüzünden kirlenmek:
Tabak bulaştı. 2.
(-e) İstenilmeyen bir madde bir şeye sürülmek:
"Yüzüne gözüne yer yer kepek bulaşmıştı." -S. F. Abasıyanık. 3.
(-e) Hastalık geçmek, sirayet etmek:
Çocuğa suçiçeği bulaşmış. 4.
(-e) Çatmak, sataşmak, tedirgin etmek:
"Atiye'nin ters ters yüzüne bakmasına aldırmadan yerde bir dirseğinin üstüne uzanmış keyifle yatan Seyit'e bulaştı." -L. Tekin. 5.
(-e) İstemeden veya rastlantı sonucu bir işe karışmak:
"Seninle hiç alakası olmayan bu işe bulaşmak istemiyorsun." -A. Ümit.