evirme is. fiz. 1. Evirtim. 2.
man. Bir önermenin konusunu yüklem, yüklemini de konu durumuna getirerek vargısı doğru olan yeni bir önerme çıkarma, akis:
"Hiçbir insan ölümsüz değildir" önermesinden evirme yoluyla "hiçbir ölümsüz insan değildir" önermesi çıkarılabilir. evirtim is. fiz. ve
kim. Evirtme işi, akis:
Aynaların eşya görüntülerini ters göstermesi bir evirtimdir. yankı is. 1. Sesin bir yere çarpıp geri dönmesiyle duyulan ikinci ses, aksiseda, inikâs, akis, eko:
"Ben kimsesiz seyyahı meçhuller caddesinin / Ben yankısından kaçan çocuk kendi sesinin." -N. F. Kısakürek. 2.
mec. Bir olgunun çevrede uyandırdığı duygu, düşünce, dedikodu gibi tepki, akis:
"Bu çığlıklar, ağızdan ağıza, kulaktan kulağa geniş yankılarla bütün yurdu kaplıyordu." -Y. Z. Ortaç.
yansıma is. 1. Yansımak işi:
"Balkon penceresinden dolan ışık, ak saçlarından süt mavisi yansımalar yapıyor." -A. İlhan. 2. Işık dalgaları yansıtıcı bir yüzeye çarparak yön değiştirme, inikâs:
"Durgun denizler yıldızların yansımasıyla yıldızlandı." -Halikarnas Balıkçısı. 3.
db. Doğa seslerine benzer seslerle yapılan kelime, taklidî kelime, onomatope:
Gürültü, şırıltı, bıngıldak, güm güm, vızıldamak vb.