bildirmek
(-e) 1. Herhangi bir şeyi haber vermek: "Anası böyle söyledi, gene de gidip kocasına bildirdi." -M. Ş. Esendal. 2. (nsz) Herhangi bir konuda bilgi vermek: "Gönderdiğim mektubun bir ehemmiyeti yoktur, diye bildir, dedi." -F. R. Atay. 3. (-i) Anlatmak, ifade etmek: "Sadi hem acele acele konuşarak fikirlerini bildiriyor hem de gözlerini ileriye uçan bisikletlerden hiç alamıyordu." -H. Taner.

dokundurmak
(-i, -e) 1. Dokunmasını sağlamak: "Ayakkabıyı çıkaracak oldular, ben dokundurmuyorum ki adamlar çıkarsınlar." -M. Ş. Esendal. 2. mec. Bir şeyi üstü kapalı ve sitem yollu hatırlatmak, tariz etmek.

duyurmak
(-i, -e) 1. Duymasını sağlamak: "Sesini duyuramadığını anlayarak daha kuvvetle tekrar etti." -P. Safa. 2. İlan etmek. 3. mec. Sezdirmek.

Bu tarihte köyde 2 değirmek işletmesi ve 1 de doğan yuvası, yani avcı kuş yetiştiricisi bulunmaktadır. Bunların dışında köyde meskun olan
Kaynak: Lapa, Giresun