Oysa Kürdistan'dan gelen gençler bu
aksan tedrisatını çok abartmıyorlardı.
However, young people from Kurdistan, it is very abartmıyorlardı tedrisatını accents.
Kaynak: bianet.orgCanlandırdığı rol, en ufak bir
aksan kaymasını kaldırmayacak bir karakter ve bunun farkındalar.
Played a role, a character that will not take up the slightest accent slipping and are aware of it.
Kaynak: televizyongazetesi.comAğız
aksan ya da dilbilim terimi olarak, bir şive içinde oluşan, ses ve söyleyiş değişikliklerine dayanan küçük kollara, bir ülkenin
Kaynak: Ağız (dilbilim)dövüşmeye karşı gösterdiği açık sevginin/isteğin tersine, Kisame ,diğer üyelerle karşılaştırıldığında, çok sakin ve kibar bir
aksan ile konuşur.
Kaynak: Kisame HoshigakiRaj'ın konuşma sı farklı bir
aksan dadır. Raj, ayrıca böcek lerden ve yılan lardan korkmaktadır . Bir bölümde böceklere karşı olan korku
Kaynak: Rajberaberinde getirirken, üniversitenin faaliyet gösterdiği, soyluların malikanelerinin yer aldığı Bonn'da
aksan la konuşmaya “iyi gözle bakılmamıştır”.
Kaynak: Bönnsch (ağız)Çepniler ; kültür ve dil yapısı: Bu özelliklerin başında konuşulan
aksan gelir. ayrı bir altgrup olusturan bu
aksan Trabzon merkezinde veya
Kaynak: BeşikdüzüGeriye sadece iki diakritik kalmıştır, bunlar vurgu belirtmeye yarayan tiz
aksan ve, ardışık iki sesli harfin birleştirilmemesini
Kaynak: Yunancanın romanizasyonuOyuncuların seçimlerinde
aksan durumları ön plana çıkmıştır. Chase, her aday oyuncu ile ayrı ayrı görüşmüştür. Başlangıçtan itibaren James
Kaynak: The SopranosTiz
aksan ayıranı "'" stresi (muanduhe) belirtmek için kullanılır. Uygulandığından stres son heceye uygulanır: syva sy'va ("alın"), áva '
Kaynak: Guaraní alfabesi