Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

deşmek ne demek?

 - 4 sözlük, 10 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

deşmek, -er anlamı
(-i) 1. Oymak, delmek, yara açmak, içini açmak, karıştırmak, kazmak. 2. mec. Bir sorunun üzerinde yeniden durmak, hatırlatmak, kurcalamak: "Bu hatıraları daha deşmek istemiyorum." -H. E. Adıvar.

Tarama Sözlüğü

deşmek anlamı
Yarmak, yarıp açmak

Türkçe - İngilizce

deşmek anlamı
fiil
1) dig
2) dig out
3) incise
4) open up
5) exhume
6) dredge up
7) dig up
8) probe
9) root

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

deşmek anlamı
Karnı şiş, koca göbekli (kimse).

-Giresun ve köyleri

deşmek anlamı
Delmek, yarmak, yara açmak.

*Sandıklı, *Dinar -Afyon
Yassıviran *Senirkent, *Eğridir köyleri -Isparta
Kozluca, Çebiş -Burdur
*Sarayköy köyleri, İğdir *Çivril -Denizli
Demirkapı *Susurluk, Yeniköy -Balıkesir
-Kütahya
Tokat, Bozan, *Sivrihisar, -Eskişehir
*Akyazı çevresi -Kocaeli
İğneciler *Mudurnu, *Düzce -Bolu
Kilimli -Zonguldak
*Taşköprü, -Kastamonu
*Kurşunlu, Saray -Çankırı
*İskilip -Çorum
Taşova -Amasya
*Zile -Tokat
*Perşembe -Ordu
Düzköy *Keşap -Giresun
-Trabzon ilçe ve köyleri
Şule -Gümüşhane
Ersis *Yusufeli, *Şavşat -Artvin
Cinis *Aşkale -Erzurum
*Refahiye ve çevresi -Erzincan
Taşlıçay *Diyadin -Ağrı
-Bitlis
Aşudu *Darende -Malatya
-Gaziantep
*Koyulhisar, Savrun *Divriği -Sivas
-Ankara
*Pınarbaşı -Kayseri
*Bor, -Niğde
Çavuşköy *Babaeski, *Lüleburgaz -Kırklareli

deşmek anlamı
Yeri eşmek, kazmak.

Yassıviran, *Senirkent, *Eğridir köyleri -Isparta
Çerçin -Burdur
İğdir *Çivril -Denizli
Sürez *Bozdoğan -Aydın
*Bergama -İzmir
*Alaşehir -Manisa
*Edremit -Balıkesir
-Kütahya
Tokat, Bozan -Eskişehir
*Kurşunlu -Çankırı
*Zile -Tokat
-Gaziantep
*Koyulhisar, -Sivas
Deveviran, Kıbrısçık *Balâ, Çanıllı *Ayaş -Ankara
*Develi -Kayseri
-Nevşehir
Bahçeli *Bor, -Niğde
Sarıvadi *Ermenek -Konya

deşmek anlamı
1. Açıklamak, açmak. (Gizli bir meseleyi). 2. Karıştırmak, kurcalamak.
deşmek anlamı
Kazmak

Kırşehir

deşmek anlamı
Mec. Bir meseleyi hatırlatmak, kurcalamak

Kırşehir

deşmek anlamı
Değişmek

Ordu

deşmek eş anlamlısı

delmek
(-i) 1. Delik açmak, delik duruma getirmek: "Taşın göze dokunmadığını ve bir parmak aşağıda yanağı deldiğini gördü." -P. Safa. 2. mec. İncitmek, kırmak.
hatırlatmak
(-i, -e) Anımsatmak: "Benimseyemediği çapraşık bir dünyanın binbir dolabı içinde bunalmış genç bir öğrenciyi hatırlatıyordu." -E. İ. Benice.
karıştırmak
(-i, -e) 1. Karışma işini yaptırmak. 2. (-i) İçinde ne olduğunu anlamak veya aradığını bulmak amacıyla elle yoklamak: "Ceplerimi karıştırdım, bozuk para bulamadım." -F. R. Atay. 3. (-i) Yemeği dibinin tutmaması için kaşıkla altüst etmek: "Ocak başında oturmuş bir ihtiyarca kadın, bir tencereyi karıştırıyor hem de için için ağlıyordu." -A. Kabaklı. 4. (-i) Kurcalamak, oynamak. 5. (-i) Göz atmak, araştırmak, incelemek: "... saatlerce, istediğim kitapları, divanları, Servetifünun koleksiyonlarını karıştırdım." -Y. Z. Ortaç. 6. (-i) Üstünkörü okumak: "Verdiğim cevapları dinlemiyor gibi dalgın, parmaklarıyla bir risaleyi karıştırıyordu." -H. Z. Uşaklıgil. 7. Ayırt edememek, tam olarak seçememek: Siz düşle gerçeği birbirine karıştırıyorsunuz.
kazmak
(-i) 1. Herhangi bir araçla toprağı açmak, oymak. 2. Bu yolla çukur, kuyu, yol vb. oluşturmak: "Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?" -M. A. Ersoy. 3. Hakketmek.
kurcalamak
(-i) 1. Ellemek, karıştırarak bakmak: Radyoyu kurcalayıp iyice bozdu. 2. Sivri bir şey sokup karıştırarak zorlamak: Kilidi kurcalamışlar. 3. Karıştırıp azdırmak, tahriş etmek: Çıbanı kurcalamamalı. 4. mec. Meşgul ve rahatsız etmek: "Bu sorunun cevabı zihnimi bir hayli kurcalayıp durmuştur." -H. Taner. 5. mec. Bir konuyu araştırmak, üstünde durmak, eşelemek: "Kurcalamazsam belki de çok iyi hazırlanmış bir senaryoyu bana gerçek diye yutturacak." -A. Ümit.
oymak
(I) is. 1. Aşiret: "Dayısı, amcası dâhil, obadan, oymaktan kimse dünür gitmeye gönüllü değildir." -T. Buğra. 2. İzcilikte küçük birlik: Oymak beyi.
oymak
(II) is. gök b. Hemen hemen benzer veya aynı tür yıldızlardan oluşmuş, Samanyolu'nun seyrek yapılı genç kümelerinden her biri.
oymak
(III) (-i) 1. Keskin, sivri uçlu bir cisimle bir şeyi yontarak veya delerek çukur oluşturmak: "Bir ağaç kütüğünü keser, oyar, nakışlayıp bezerdi." -S. Ayverdi. 2. Kumaş vb.ni girintili bir biçimde kesmek: Gömleğin yakasını ve koltuğunu biraz oydu. 3. argo Bıçaklayarak yaralamak. 4. argo Kazıklamak.

"deşmek" için örnek kullanımlar

Konumuz Zeytinburnu ve bize sunulan bu pembe tabloyu deşmek istiyoruz.
Zeytinburnu topic and offered us want to dig out this pink table.
Kaynak: acikradyo.com.tr
Ama kanayan bir yara var, bu yarayı deşmek, kanatmaktan ziyade herkes merhem sürmeli.
But there is an open wound, the wound open up, rather than kanatmaktan everyone sliding ointment.
Kaynak: timeturk.com
Bu hikaye çok fazla deşmek istediğimiz bir konu.
This story is a subject we want to open up too much.
Kaynak: haberturk.com
Kendilerinin kesinlikle bu acıyı deşmek gibi bir niyetlerinin olmadığını belirten Eciş, ''Bizim amacımız, ailenin acısını paylaşmak.
As they certainly did not intend to dig out of this pain that ECIS,'' Our aim is to share the pain of the family.
Kaynak: yenialanya.com
Çünkü hara-kiri kelimesi Japoncada "karın deşmek" anlamına geldiği için argo olarak kabul edilir. Efendisinin ölümünden sonra seppuku yapmak
Kaynak: Seppuku
Ayrıca Ajihad Eragon'a Durza'nın ölmediğini çünkü bir Shade'ı öldürmenin tek yolunun onun kalbini deşmek olduğunu söyler. Eragon sonunda
Kaynak: Eragon (kitap)
Eğer benim varlığımı başka insanları bastırmak, buyruk altına almak, cezalandırmak, deşmek, ve/veya, yani işte, kaba davranmak için
Kaynak: Uçan Spagetti Canavarı'nın kutsal kitabı
Ayrıca Ajihad Eragon'a Durza'nın ölmediğini çünkü bir Shade'ı öldürmenin tek yolunun onun kalbini deşmek olduğunu söyler. Eragon sonunda
Kaynak: Miras Döngüsü

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.