Sonra kendisine mermi atan, silah 
doğrultan o insanları bulduğunda sadece nasihat etmişti.
Then who shot him, finds the only advice that those people had a gun.
Kaynak: haber7.comEski eşi kanlar içinde yere yığılırken av tüfeğini kendine 
doğrultan Ergün tetiğe bastı.
Fell to the ground covered in blood ex-wife stepped on the shotgun trigger self-rectifying Ergün.
Kaynak: timeturk.comMilletin güvenliği için kendilerine emanet edilen silahları belli dönemlerde millete 
doğrultan tüm darbeler gayrimeşrudur.
Certain periods of the weapons for the security of the nation entrusted to them all the blows gayrimeşrudur rectifying the nation.
Kaynak: risalehaber.comÖzellikle şehit genel başkanımızın o günlerde ifade etmiş oldukları, 'Namlusunu milletine 
doğrultan Tank'a selam durmam' sözünün herkesçe yeniden anlaşılmasını istiyorum.
They are generally expressed martyred president, especially in those days, 'the barrel of a tank rectifying the nation salute' understanding of the word I want everyone again.
Kaynak: spothaber.comOdadan çıkarken bağıran Taslı'ya susması için silahını 
doğrultan Arslan, koridorda havaya bir el ateş ettikten sonra merdivenlere yöneldi
Kaynak: Danıştay Saldırısıyaşamı; sağ tarafta, dörderli gruplar halinde tüfeklerini birbirine 
doğrultan erkekler ölümü, gökyüzündeki varlıklar, ölümden sonrasını simgeler.
Kaynak: Salvador Dalí