Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

sakınmak ne demek?

 - 5 sözlük, 5 sonuç.

Divanü Lügati't-Türk

sakınmak anlamı
sakınmak; sanmak, düşünmek

Güncel Türkçe Sözlük

sakınmak anlamı
(-i, -den) 1. Herhangi bir korku veya düşünce ile bir şeyi yapmaktan uzak durmak, içtinap etmek: "Bıçak kemiğe dayandı mı başkaldırır, canını sakınmaz, hakkını ister." -A. Ağaoğlu. 2. Olabileceği düşünülen kötülüklere karşı önlemler almak: "Bir insanı, yanında uşak gibi kullandıracak her işten sakın." -S. F. Abasıyanık. 3. Korumak, esirgemek, gözetmek: "Kendini tramvay ve otomobil tehlikelerinden sakınarak yürüdü." -H. R. Gürpınar.

Tarama Sözlüğü

sakınmak anlamı
1. Uzaklaşmak. 2. Saklamak, riayet etmek, muhafaza etmek. 3. Esirgemek.

Türkçe - İngilizce

sakınmak anlamı
fiil
1) avoid
2) beware
3) refrain
4) be wary of
5) abstain
6) be cautious
7) shun
8) eschew
9) forbear
10) cradle
11) evade
12) beg
13) be careful not to
14) flee from
15) flinch
16) hang back
17) shuffle
18) shy
19) stow
20) be wary of doing
kelime öbeği
1) steer clear of
2) keep clear of

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

sakınmak anlamı
bakınız» sahınmak

sakınmak eş anlamlısı

esirgemek
(-i, -den) 1. Korumak, himaye etmek, vikaye etmek: "Senin genç, temiz ve fedakâr ruhunu bu felaketten esirgemek isterim." -H. C. Yalçın. 2. Bir şeyi yapmaktan veya vermekten kaçınmak: "Hemşiremden esirgediğiniz şeyi ben kabul edecek kadar alçalmadım." -A. Gündüz.
gözetmek
(-i) 1. Korumak, bakmak, özen göstermek, himaye etmek: Büyük kardeşler küçükleri gözetir. 2. Önem vermek, göz önünde bulundurmak, ayrı tutmak. 3. (nsz) Kollamak, beklemek: Fırsat gözetmek. Uygun bir zaman gözetmek. 4. Bir sonuca giderken bütün ayrıntı ve etkenleri dikkate almak. 5. Kayırmak.
içtinap etmek
sakınmak, çekinmek, kaçınmak.
korumak
(-i, -den) 1. Bir kimseyi veya bir şeyi dış etkilerden, tehlikeden, zor bir durumdan uzak tutmak, esirgemek, muhafaza etmek, vikaye etmek, sıyanet etmek: "Orasını tozdan, yağmurdan korumak borcumuzdur." -O. S. Orhon. 2. Güçlü bir kimse veya kuruluş, güçsüz birini veya bir şeyi desteklemek, himaye etmek: "Beni kendi kardeşi gibi sever, babasının hışmından korurdu." -R. Enis. 3. (-i) Tehlikeye karşı denetimi altında bulundurmak, savunmak, müdafaa etmek: Yurdu korumak. 4. (-i) Tehlikeli, zararlı durumları önlemek: İlaçla meyveleri korudu. 5. (-i) mec. Bir şeyin eskimesini, yıpranmasını önlemek için gereken dikkat ve özeni göstermek: Üstünü başını biraz korusaydın bu kadar kirlenmezdi. 6. (-i) mec. Süregelen bir durumun değişikliğe uğramasını önlemek: Geleneklerini koruyorlar. 7. (-i) mec. Karşılamak, denk gelmek: Bu işin geliri masrafını korumaz.

"sakınmak" için örnek kullanımlar

Obeziteden sakınmak, bol su içip az yemek ise bağırsaklarınızı yüzde 20 oranında sağlıklı tutuyor.
Avoid obesity, eat less and drink plenty of water, keeping the bowels healthy 20 percent.
Kaynak: takvim.com.tr
Yazın aşırı ve kavurucu sıcaklığından da sakınmak gerekir. Uzun süre başı açık kalmak, aşırı güneş banyosu yapmak, cilt ve insan sağlığı
Kaynak: Yaz
Ryle filozofun, gündelik konuşmanın yanıltıcı ifadelerinden sakınmak için, tümceleri, felsefenin konu aldığı olgu formlarını açıkça gözler
Kaynak: Gilbert Ryle
Kurgu tarzında olan çoğu kesimler bir sıçramanın görünüşünden sakınmak için farklı sahneler veya aynı sahnenin önemli faklı görünümleri
Kaynak: Sıçramalı kesme
Bunlardan yeteri kadar istifade edip israftan sakınmak da takvadandır. Allah Resûlü (asm.) “ Helâl belli, haram da bellidir. Fakat bu
Kaynak: Takva (İslam)
oksijenin ölümcül etkisi ve derinlik sarhoşluğu gibi tecrübelerden sakınmak amacıyla kullanılır. Hidrojen in yanıcılığından dolayı meydana
Kaynak: Soy gaz
Yapılar, yangınla tahrip olmadan önce, tehlikeden sakınmak için gömüldüğü düşünülmektedir. Kent, muhtemelen bir saldırıya uğramıştı ve bu
Kaynak: Eskiyapar Höyüğü
kabul ettiler ve üzerinden zaman geçtikçe bu yanlış kullanımdan sakınmak için telaffuzu değiştirdiler. Değiştirdikleri bu yol lehçeyi belirledi.
Kaynak: Antik Yunanca lehçeleri
İsa'nın getirmiş olduğu vahye insanları davet edip, Roma rejiminin kabullenmeyişi, kar­şı koyuşu ve zulümünden sakınmak maksadıyla inanan
Kaynak: Boyacı, Kocasinan
Yeremya 16:1-9: Evlilik, yas ve genel şölen geleneklerinden sakınmak. Yeremya 19:1-13: Kudüs'ün dini liderleri önünde çömlek kırmak
Kaynak: Yeremya kitabı
Görerek uçuş yapan bir pilotun uçağın durumunu kontrol etmek, seyrüseferi gerçekleştirmek, manialardan ve diğer uçaklardan sakınmak için
Kaynak: Görerek uçuş
Bundan sakınmak için fonksiyonun içine kendi kendini çağıran iteratif bir yapı koymak basit ve etkili bir çözümdür. Genellikle birleştirme
Kaynak: Birleştirmeli sıralama
Cirit oyununda, sporcu rakibinin kendisine atacağı ciritten sakınmak için çeşitli hareketler yapar, atın sağına soluna, karnının altına
Kaynak: Cirit
feshedilme süreci devam ederken bu bilginin doğruluğunu avukatına "Pek çok insanın çok çekici bulduğu bir kadından sakınmak tuhaf görünebilir.
Kaynak: Effie Gray
örgütü" olarak tanımladı ve GLF'e karşın "eşcinseller ile ilgili doğrudan bir bağlantısı olmayan tüm eylemlere katılma ktan" sakınmak istedi.
Kaynak: Gay Liberation Front
Aleksios, bu güçlü komşunun düşmanlığından sakınmak için kızlarından birini Kara Yusuf'un oğullarından Cihan Şah ile yaklaşık 1420
Kaynak: Trabzonlu IV. Aleksios Komnenos
Mix 14/58" | Resim açıklama Dalgıçlar narkoz etkisinden sakınmak için oksijen, helyum ve azot gazı karşımını kullanırlar. Silindir bir
Kaynak: Derinlik sarhoşluğu
Her yılanı zehirli kabul ederek onlardan sakınmak gerekir. Üreme : Yılanlar yumurtlayarak ürerler. Yumurta lardan ergine benzer yavrular
Kaynak: Yılan
Virüsten sakınmak için en etkili önlem, sertifikalı tohum, daha önceden virüsle bulaşık olmayan toprak ve temiz sulama suyu
Kaynak: Yonca
statik siper savaşının yıkımından ve sonuçsuzluğundan sakınmak için gelecek savaşlarda kullanılabilecek taktikler üzerinde çalışmak gereği duydu.
Kaynak: Heinz Guderian

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.