BSTS / Sinema ve Televizyon Terimleri Sözlüğü
dram anlamı İng. dram Alm. Drama Fr. drame
Sinem./TV. Tiyatrodaki geleneksel ağlatının, zamanın gelişmesine ve sinema ile televizyonun özelliklerine uygun olarak gösterdiği evrimle oluşan tür. Kahramanlar, ağlatının kapalı, dar, dış dünyayla ilişkisiz çevresinde yaşamaktan çıkıp, belli bir çevrenin, belli bir çağın somut koşulları içinde yer alırlar; günlük yaşamın içindedirler; durumları, davranışları bu yaşamın koşullarıyla belirlenir. Dram kahramanlarının belirli bir toplumsal durumu, bu durumdan ileri gelen davranışları vardır. Dramatik yapı, duygulardan, tutkulardan çok, kahramanın içinde yaşadığı toplumsal koşulların etkisiyle kurulur. Dramda da kahraman, olağandışı bir durumla karşı karşıyadır. Toplumsal yapısının, bilincinin, kendini çevreleyen koşulların elverdiği ölçüde bu olağandışı durumun üstesinden gelmeye çalışır. Kahraman ile onu çevreleyen koşullar arasında bir güç denemesi, çetin bir sınav ortaya çıkar. Dram kahramanı bu sınavla kendi kendini daha iyi tanır, güçlü ya da zayıf yönlerini öğrenir, elindeyse zayıf yönlerini güçlendirmeye çalışır. Dramın amacı, ortaya böyle olağandışı bir durum koyup, kahramanı bu durumla karşı karşıya getirmek, bu sınavı anlatmak, bunun sonunda kahramanın hangi noktaya, nasıl ve neden geldiğini açıklamaktır.
Güncel Türkçe Sözlük
dram anlamı
is. tiy. 1. Sahnede oynanmak için yazılmış oyun, drama. 2. Acıklı, üzüntülü olayları, bazen güldürücü yönlerini de katarak konu alan sahne oyunu veya televizyon filmi, drama. 3. Tiyatro edebiyatı. 4. mec. Acıklı olay: "İhtiyarın ve umumiyetle insanın dramı nedir, bilir misiniz?" -B. Felek.
Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü
dram anlamı Fr.drame
1. Sahnede oynanmak için yazılmış oyun: § " -"Gaib Koca!" âşıkane dram beş perde..." -Peyami Safa, Şimşek, 69. § "Bunlar hep o muharebe vaka-i azîmesi üzerine kendileri için birer cihet-i ihtisas bularak kasideler söylerler, levhalar boyarlar, heykeller yontarlar, romanlar, dramlar, komedyalar tertip ederler." -Ahmet Midhat Efendi, Gönüllü, 5. § "O acayip ve şuursuz dram, bu sefer yine eskisi gibi oynanmıştı." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Mahur Beste, 16. § "Hani Dram Tiyatrosu'nun karşısında, şık bir yer var ya, hah işte orada; İbrahim ararsa, Selma bunun kendisine derhal bildirmeliymiş." -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 442. 2. Acıklı, üzüntülü olayları, bazen güldürücü yönlerini de katarak konu alan sahne oyunu türü: § "Kavga bir dram hâlinde başlayıp bir komedya şekline girmiş." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları, 40. § "Bir genç adamın geçirdiği ruh krizlerini bir sahnelik dram şeklinde göstermeye çalışmıştım." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları, 51. § " …dramlık, piyeslerde ikinci komik olarak iş gördüğü de olurdu." -Ahmet Rasim, Muharrir Bu Ya, 41. § "Kapıdan çıkarken gözlerimi süzerek bu manzaraya gülünç bir dram finalini seyreder gibi baktım." -Necip Fazıl Kısakürek, Hikâyelerim, 20. § "Ama romana değil drama yol açtılar." -Cemil Meriç, Kırk Ambar, 159. 3. Tiyatro edebiyatı: § "Bu rağbetsizliğe sebep, dram yolunun bir başka zemine girmesi..." -Sami Paşazade Sezai, Bütün Eserleri II, 154. § "Osmanlı Dram Kumpanyasıydı." -Peyami Safa, Mahşer, 190. § "Roman, insanın herhangi bir uzam, zaman ve sınıf içindeki çağdaş dramına..." -Adalet Ağaoğlu, Geçerken, 20. § "Yunan müverrihlerinin şu hikâyesini dinleyelim ki başlı başına bir roman, bir dram olmaya salih fıkarât-ı sahîha-i târihiyyedendir." -Ahmet Midhat Efendi, Gönüllü, 87. 4. mec. Acıklı olay: § "Kurtuluş savaşı günlerinden, dönemin orta sınıf aile dramlarından ses taşıdığı radyo oyunları nerede?" -Adalet Ağaoğlu, Başka Karşılaşmalar, 31. § "Şimdi Jön Türklük işte bu faciaya, bu galiz drama karşı bir reaksiyonu ifade etmektir." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 167. § "... mistik iki ayrı dünya görüşü arasında sıkışmanın dramını yaşamıştır." -Peyami Safa, Osmanlıca-Türkçe-Uydurmaca, 38. § "... ülkesiyle göbek bağını koparan bir intelijansiyonın dramı." -Yavuz Bülent Bakiler, Üsküp'ten Kosova'ya, 48. § "Bu Vahidüddin meselesi bizler için hem eğlendirici, hem üzücü bir dram idi ki, her perde açıkça yeni yeni sahneler gösterirdi." -Necip Fazıl Kısakürek, Sultan Vahidüddin, 67. § "Dramı ne zaman başlıyor, hemen o zaman mı daha sonra mı?" -Attila İlhan, Aydınlar Savaşı, 106.