alçak sf. 1. Yerden uzaklığı az olan, yüksek karşıtı:
"Kaşlarını çatarak bakakaldı dairenin alçak balkonuna." -E. Şafak. 2. Aşağıda olan, yüksek olmayan (yer). 3. Kısa (boy):
Alçak boylu bir adam. 4.
mec. Bile bile en kötü, en ahlaksızca davranışlarda bulunan, aşağılık, soysuz, namert, rezil, hain:
Vatan hizmetinden kaçanlar alçaktır. aşağı is. 1. Bir şeyin alt bölümü, zir, yukarı karşıtı. 2. Eğimli bir yerin daha alçak olan yeri. 3.
sf. Bir yere göre daha alçak yerde bulunan:
"Aşağı katı, sakin ve daha sıcak olduğu için seçtik." -A. Gündüz. 4.
sf. Bayağı, adi. 5.
sf. mec. Niteliği düşük, kötü:
Aşağı mal. 6.
sf. mec. Daha küçük, daha az:
On sekiz yaşından aşağı olanlar giremez. 7.
sf. mec. Değeri daha az. 8.
zf. Aşağıya, yere doğru:
"Bir gün içinde yukarıdan aşağı inmiştik." -A. Kutlu.