davranış is. 1. Davranma işi, tutum, davranım, muamele, hareket:
"Düşünceleri, davranışları bana ters gelen biriyle bir arada oturamam elbet!" -N. Cumalı. 2.
fel. Dıştan gözlemlenebilecek tepkilerin toplamı. 3.
ruh b. Organizmanın uyaranlar karşısındaki tepkilerinin bütünü.
işve is. Kadınların ilgi çekmek, gönül çelmek için takındıkları hoş, aldatıcı tavır, kırıtma, naz, cilve, eda:
"Yelpaze çevrilir gibi birden dönüşleri, işveyle devriliş, saçılış, örtünüşleri..." -Y. K. Beyatlı.
naz is. 1. Kendini beğendirmek amacıyla yapılan davranış, cilve, eda. 2. İsteksiz gibi görünerek yalvartmak amacıyla yapılan davranış:
Çok naz âşık usandırır. 3. Şımarıkça davranış.
tavır is. 1. Durum, davranış, vaziyet, hâl:
"Dalgın, düşünceli bir tavırla işini görmeye devam etti." -N. Cumalı. 2. Büyüklenme:
Bu adamın tavrı hiç çekilmez.