tavır ne demek?
- 4 sözlük, 4 sonuç.BSTS / Gösterim Sanatları Terimleri Sözlüğü
tavır anlamı İng. attitude Alm. Haltung, Pose, Attitude Fr.attitude
Oyunculukta bir karakterin ya da tipin yetişmesini, özelliklerini, kültürel çevresini ve konumunu belirleyen görünüş. Tavır yalnızca hareketlerle değil, konuşmayla da ortaya çıkar.
Oyunculukta bir karakterin ya da tipin yetişmesini, özelliklerini, kültürel çevresini ve konumunu belirleyen görünüş. Tavır yalnızca hareketlerle değil, konuşmayla da ortaya çıkar.
Güncel Türkçe Sözlük
tavır, -vrı anlamı
is. 1. Durum, davranış, vaziyet, hâl: "Dalgın, düşünceli bir tavırla işini görmeye devam etti." -N. Cumalı. 2. Büyüklenme: Bu adamın tavrı hiç çekilmez.
is. 1. Durum, davranış, vaziyet, hâl: "Dalgın, düşünceli bir tavırla işini görmeye devam etti." -N. Cumalı. 2. Büyüklenme: Bu adamın tavrı hiç çekilmez.
Türkçe - İngilizce
tavır anlamı
isim
1) attitude
2) demeanor
3) manner
4) behavior
5) posture
6) tone
7) address
8) pose
9) air
10) face
11) mien
12) deportment
13) aspect
14) carriage
15) presence
16) form
17) port
18) behaviour
19) demeanour
sıfat
1) put-on
isim
1) attitude
2) demeanor
3) manner
4) behavior
5) posture
6) tone
7) address
8) pose
9) air
10) face
11) mien
12) deportment
13) aspect
14) carriage
15) presence
16) form
17) port
18) behaviour
19) demeanour
sıfat
1) put-on
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
tavır anlamı
Kazma.
Kazma.
Babik *Pütürge -Malatya
tavır eş anlamlısı
büyüklenme
is. Kendini büyük gösterme, kibir: "Başta delikanlılar, çoğunun oturuşunda bir büyüklenme var." -T. Buğra.
is. Kendini büyük gösterme, kibir: "Başta delikanlılar, çoğunun oturuşunda bir büyüklenme var." -T. Buğra.
davranış
is. 1. Davranma işi, tutum, davranım, muamele, hareket: "Düşünceleri, davranışları bana ters gelen biriyle bir arada oturamam elbet!" -N. Cumalı. 2. fel. Dıştan gözlemlenebilecek tepkilerin toplamı. 3. ruh b. Organizmanın uyaranlar karşısındaki tepkilerinin bütünü.
is. 1. Davranma işi, tutum, davranım, muamele, hareket: "Düşünceleri, davranışları bana ters gelen biriyle bir arada oturamam elbet!" -N. Cumalı. 2. fel. Dıştan gözlemlenebilecek tepkilerin toplamı. 3. ruh b. Organizmanın uyaranlar karşısındaki tepkilerinin bütünü.
durum
is. 1. Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon: "Genel Sekreter, kazadaki sıtma durumu hakkında verdiğim uzun tafsilattan pek memnun kaldı." -R. N. Güntekin. 2. Duruş biçimi, konum. 3. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri. 4. db. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl: Yalın durum. Belirtme durumu. Kalma durumu.
is. 1. Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon: "Genel Sekreter, kazadaki sıtma durumu hakkında verdiğim uzun tafsilattan pek memnun kaldı." -R. N. Güntekin. 2. Duruş biçimi, konum. 3. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri. 4. db. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl: Yalın durum. Belirtme durumu. Kalma durumu.
hal
(I) esk. 1. Çözme, çözülme. 2. Eritme. 3. Karışık bir sorunun içinden çıkma, sonuca varma.
(I) esk. 1. Çözme, çözülme. 2. Eritme. 3. Karışık bir sorunun içinden çıkma, sonuca varma.
hal
(II) is. Sebze, meyve, bakliyat vb.nin satıldığı yer.
(II) is. Sebze, meyve, bakliyat vb.nin satıldığı yer.
hal
(III) is. tar. Tahttan indirme.
(III) is. tar. Tahttan indirme.
hâl
is. (ha:li) 1. Bir şeyin içinde bulunduğu şartların veya taşıdığı niteliklerin bütünü, durum, vaziyet: "Herkes hâline göre bir hediye verdi." -H. R. Gürpınar. 2. Davranış, tutum, tavır: "Bambaşka bir hâliniz vardır sizin. Merhametli bir insan olduğunuz bellidir." -O. Rifat. 3. Şimdiki zaman, içinde yaşanılan zaman: "Bugün yazılan her kitap hâlden istikbale bir habercidir. Hâl dediğimiz şey yarından sonra mazi olacaktır." -Y. K. Beyatlı. 4. Güç, kuvvet, takat: Şimdi gezmeye çıkacak hâlim yok. 5. mec. Kötü durum, sıkıntı, dert: Zavallının başına ne hâller geldi. 6. db. Durum.
is. (ha:li) 1. Bir şeyin içinde bulunduğu şartların veya taşıdığı niteliklerin bütünü, durum, vaziyet: "Herkes hâline göre bir hediye verdi." -H. R. Gürpınar. 2. Davranış, tutum, tavır: "Bambaşka bir hâliniz vardır sizin. Merhametli bir insan olduğunuz bellidir." -O. Rifat. 3. Şimdiki zaman, içinde yaşanılan zaman: "Bugün yazılan her kitap hâlden istikbale bir habercidir. Hâl dediğimiz şey yarından sonra mazi olacaktır." -Y. K. Beyatlı. 4. Güç, kuvvet, takat: Şimdi gezmeye çıkacak hâlim yok. 5. mec. Kötü durum, sıkıntı, dert: Zavallının başına ne hâller geldi. 6. db. Durum.
vaziyet
(I) is. 1. Konum: Kasaba coğrafi vaziyeti yüzünden lodosu, poyrazı pek az tutan bir limanda kurulmuştur. 2. Durum, tavır, hâl: "Vaziyetimi söyleyiniz, hemen gelir beni kurtarır." -A. Gündüz.
(I) is. 1. Konum: Kasaba coğrafi vaziyeti yüzünden lodosu, poyrazı pek az tutan bir limanda kurulmuştur. 2. Durum, tavır, hâl: "Vaziyetimi söyleyiniz, hemen gelir beni kurtarır." -A. Gündüz.
vaziyet
(II) is. El koyma.
(II) is. El koyma.
"tavır" için örnek kullanımlar
Bu tavır takımdaki diğer futbolculara da bir mesaj niteliğindeydi.
This attitude is also a message to the players in the team represented a.
Kaynak: hurriyet.com.trBu 'Sir' unvanını kazanmış birine yakışan bir tavır değil.
This 'Sir' attitude is not worthy of the title-winning one.
Kaynak: tr.eurosport.comOnlar da pozisyonla ilgili bir endişe taşıyorlarsa, ona göre tavır alırız.
They do carry a concern about the position, according to him take a stand.
Kaynak: spor.gazetevatan.comEzeli rakipler Futbol Federasyonu'na karşı ortak tavır koydu.
Put a common stand against arch-rivals Football Federation.
Kaynak: yeniasir.com.trNevroz, toplumsal tavır ve davranışları tutuklayan ve kişide ruhen hasta olduğu bilinciyle birlikte bulunan tinsel bir hastalıktır.
Kaynak: Nevroz
Kaynak: Nevroz
Sol SR lar, 1917 yılından itibaren Sosyalist Devrimci Partiden ayrılarak Bolşevikler den yana tavır alan siyasi grup. Tarihçesi
Kaynak: Sol SR
Kaynak: Sol SR
Cilve, şirin görünmek için takınılan hal tavır ve davranışlardır. Cilve anlamı pekçok kişi için yanlış bilinen bir sözlüktür.
Kaynak: Cilve
Kaynak: Cilve
Kurtuluş Savaşı'nda Mustafa Kemal'in yanında yer aldı ve İstanbul Hükümeti'yle müttefiklere tavır aldı. Kemalistlere karşı tavır almaya başladı.
Kaynak: Cibranlı Halit
Kaynak: Cibranlı Halit
1958 ), Osmanlı devlet adamı, dahiliye nazırı ve Sultan Abdülaziz 'in damadı. Kurtuluş Savaşı 'na karşı takındığı olumsuz tavır ile bilinir.
Kaynak: Mehmet Şerif Çavdaroğlu
Kaynak: Mehmet Şerif Çavdaroğlu
Bu savaşta kendilerine mücahit denilen Suudi etkisindeki gruplar, ülke kuzeyindeki Türkmen , Özbek ve Tacik lere karşı tavır alınca,
Kaynak: Abdül Reşid Dostum
Kaynak: Abdül Reşid Dostum
PKK terörüne karşı yeterli tavır alınmadığını vurguladı. Adalet Ağaoğlu , eski HADEP Genel Başkan Yardımcısı Hikmet Fidan'ın PKK
Kaynak: İnsan Hakları Derneği
Kaynak: İnsan Hakları Derneği
Punk, sanatçıyı insan olarak görür, geleneksel ve kalıplaşmış davranış ve yaşam biçimine karşı yıkıcı bir tavır geliştirir. Bireyin
Kaynak: Punk rock
Kaynak: Punk rock
Ayrıca İran Şahı Rıza Şah Pehlevi Almanya'dan yana tavır almış, İspanya ise yedek olarak kalmıştır. Mihver sözcüğü "eksen" anlamına gelir
Kaynak: Mihver Devletleri
Kaynak: Mihver Devletleri
Bilgi kuramı açısından, kesinliğe bağlanmak yerine olasılıkların yolunu izlemeyi yeğleyen, buna karşın ahlak alanında, dogmatik bir tavır
Kaynak: Marcus Tullius Cicero
Kaynak: Marcus Tullius Cicero
Bu kültür ABD vatandaşlarının giyimlerinden, edebiyatına ve hatta politikalarına bile bir tavır olarak yansımıştır. Western kültürü,
Kaynak: Western
Kaynak: Western
hazırlıklarını yaptığı, ancak sonradan Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök 'ün demokrasi den yana tavır koyması üzerine vazgeçtiği yazıyordu.
Kaynak: Nokta (dergi)
Kaynak: Nokta (dergi)
Bu seçimlerde ve sonraki seçimlerde Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş DP'ye yakın bir tavır izlemiş, bunu kimi zamanlar (özellikle de 1993'
Kaynak: Demokrat Parti (KKTC)
Kaynak: Demokrat Parti (KKTC)
yaklaştı. Türkiye 'nin Avrupa Birliği 'ne aday olarak kabul edilmesi için tavır koydu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem 'le korkusuzca diyalog kurdu.
Kaynak: Yorgo Papandreu
Kaynak: Yorgo Papandreu
Bestelerine yeterince yer verilmemesini, 4.adam olarak görülmekten kurtulamadığını ve başka projelerde yer almasına karşı tavır
Kaynak: Jason Newsted
Kaynak: Jason Newsted
tavrı ve İsrail-Arap savaşı , ABD askerleri için genelev boyatılması, 1960'lı yıllar ın gençliğini Amerika karşıtı bir tavır almaya sevk etti.
Kaynak: Altıncı Filo'yu Protesto Olayları
Kaynak: Altıncı Filo'yu Protesto Olayları
Plehanov, Lenin'in yönettiği Bolşevik partisine karşı düşmanca bir tavır aldı. Bununla birlikte Lenin , 1917 yılının sonbahar döneminde
Kaynak: Georgi Plehanov
Kaynak: Georgi Plehanov
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
