Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

eloğlu ne demek?

 - 1 sözlük, 1 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

eloğlu anlamı
is. 1. El, yabancı: "Eloğlunun keyfinin kâhyası değiliz." -N. Hikmet. 2. mec. Damat. 3. mec. Koca.

eloğlu eş anlamlısı

damat
is. (da:ma:dı) 1. Evlenmekte olan bir erkeğe, evlenme töreni sırasında verilen ad, güveyi. 2. Bir kızın ailesinden olan büyüklere göre kızın kocası, güveyi: "Seni ben değil, amma bu çeneyle galiba damadın sokağa silkeleyecek." -R. N. Güntekin. 3. esk. Padişah soyundan kız almış olan kimse.
el
(I) is. 1. anat. Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü: "El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk." -Z. O. Saba. 2. Sahiplik, mülkiyet: Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı bu eve yatırdım. 3. Kez, defa. 4. İskambil oyunlarında oynama sırası. 5. İskambil oyunlarında her bir tur. 6. Yönetim, baskı, etki: Bu topraklar düşman elinden kurtarıldı. 7. Bazı nesne ve araçların tutmaya yarayan bölümü: Kapı eli.
el
(II) is. Yakınların dışında kalan kimse, yabancı: "Kâtip benim ben kâtibin el ne karışır!" -Halk türküsü.
el
(III) is. 1. Ülke, yurt, il: "Çöller, Yemen ellerinden betermiş." -A. Gündüz. 2. Halk, ahali. 3. hlk. Oba, aşiret: "Kalktı göç eyledi Afşar elleri / Ağır ağır giden eller bizimdir." -Dadaloğlu.
koca
(I) is. Bir kadının evlenmiş olduğu erkek, eş, zevç: "Bütün kadınlar gibi aklınca bu yolla kocasını zevksizlikle suçluyordu." -A. Kutlu.
koca
(II) sf. 1. Büyük, geniş: "Uyandığım zaman koca bir karaltı vardı önümüzde." -A. Erhat. 2. Kocaman, iri: Koca kafa. 3. Yaşlı, ihtiyar, pir. 4. Yüksek. 5. mec. Büyük, ulu.
yabancı
sf. 1. Başka bir milletten olan, başka bir milletle ilgili olan (kimse), bigâne, ecnebi: "Bu toprak bizimdir, içinde yabancının işi yok." -R. E. Ünaydın. 2. Aileden, çevreden olmayan (kimse veya şey), özge: "Ben, yabancı bir adam, neme lazım, hiç sesimi çıkarmadım." -M. Ş. Esendal. 3. Tanınmayan, bilinmeyen, yad: "Yabancı müşteri giremezdi kapısından. Gelenler hep edebiyat adamlarıydı." -Y. Z. Ortaç. 4. Aynı türden, aynı çeşitten olmayan: Yağın içinde yabancı maddeler var. 5. Bir konuda bilgisi, deneyimi olmayan: Bu uygulamanın yabancısıyım. 6. Belli bir yere veya kimseye özgü olmayan: Yabancı arabalar buraya park edemez.

Yakın Kelimeler

(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.