doğaçlama
is. 1. Doğaçlamak işi, emprovizasyon. 2. zf. Birdenbire, düşünmeden, içine doğduğu gibi, doğaçtan, doğmaca, irticalen, emprovize: Doğaçlama şiir söylemek. 3. tiy. Yazılı metni olmayan, kararlaştırılmış taslağı, yerine, zamanına göre oyuncular tarafından, sahnede yakıştırılan sözlerle tamamlanan oyun, tuluat.

Bebop veya bop, melodik bir yapıdan ziyade daha çok harmonik bir yapı üzerine kurulmuştur ve hızlı tempo ile doğaçlama (emprovizasyon) ile
Kaynak: Bebop

Dört oktav lık sesi ve inanılmaz emprovizasyon kabiliyetiyle tüm dünyada tanınan, yaşayan en iyi doğaçlama yeteneğine sahip kadın caz
Kaynak: Yıldız İbrahimova

Çalışmalarında emprovizasyon ve enstrümanlar arası interplay önemli bir yer tutar. Deneysel olmaktan hiçbir zaman çekinmemekte, E-bow ve
Kaynak: Mustafa Dönmez (müzisyen)

Kompozisyon ve emprovizasyon çalışmaları, Prof. Gerhard Wimberger, Mozarteum, Salzburg, 1984 Bosendorfer Ödülü, Avusturya,1983
Kaynak: Mehveş Emeç

Bir gece saat 11'den sabahın 5'ine kadar çalışan grup bir yandan filmi seyrederek emprovizasyon yaparken bir yandan da yönetmen Louis
Kaynak: İdam Sehpası (film)

de çeken İngiliz yönetmen Nicolas Roeg (d.1928) de Avustralya'yı bir yabancı gözü ile yorumlarken bir yerde bol bol emprovizasyon yapıyor.
Kaynak: Sonsuz Çöl

Aynı dönemde Scat (kelimelerin olmadığı, anlamsız hecelerle emprovizasyon) tekniğini geliştirmiş ve ününü artırmıştır. Piyanist Ellis
Kaynak: Ella Fitzgerald

gitarın ustası Jamaledden Tacuma, arka arkaya 6 yıl Kanada'nın en iyi emprovizasyon sanatçısı ödülünü alan Hugh March ile ortak albümler hazırladı.
Kaynak: Mercan Dede