bitmek(I)
(nsz) 1. Tükenmek:
"Dün akşam param bitmişti." -S. F. Abasıyanık. 2. Sona ermek:
"Kıran kırana bir güreş bitmiş, Büyük Millet Meclisi, Başkumandanlık yetkilerini Mustafa Kemal Paşa'ya devretmiştir." -T. Buğra. 3.
mec. Çok yorulmak. 4.
mec. Güçsüz kalmak, çok zayıflamak. 5.
(-e) argo Çok sevmek, bayılmak, beğenmek:
"Buğulu bir sesi var. Ben böyle sese biterim." -H. Taner.
bitmek(II)
(nsz) 1. Bitki, tüy, saç vb. şeyler çıkıp yetişmek:
"Buğdayla arpadan başka ne biter bu topraklarda?" -F. R. Atay. 2. Beklenmedik zamanda ortaya çıkmak:
"Aynı anda sahnenin her yerinde birden bitiyor, bir şarkıcıdan çok bir göz bağcıya benziyordu." -M. Mungan.
tükenmek (nsz) 1. Bitmek, sona ermek, kalmamak:
"Vaktiyle yaşamış olan büyük musiki ustaları nesillerinin artık tükenmiş olduğu da söylenirdi." -A. Ş. Hisar. 2.
mec. Güçsüzleşmek, bitkinleşmek, yılgınlaşmak:
"İnsan sevdiği birini tükenmiş görmek istemez." -O. V. Kanık. 3.
mec. Verimliliğini yitirmek, söyleyecek sözü kalmamak:
"Yalnız kendi tecrübelerini yazmaya kalkan romancı çabuk tükenir." -H. E. Adıvar.