im is. 1. İşaret. 2. Alamet.
işaret is. (işa:ret) 1. Anlam yükletilen şey, anlamlı iz, im:
Noktalama işaretleri. 2. Belirti, gösterge, alamet. 3. El, yüz hareketleriyle gösterme:
"Artık işaretleri bırakmış, konuşuyor, bir taraftan da saçlarını düzeltiyor." -R. H. Karay.
iz is. 1. Bir şeyin geçtiği veya önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet, emare:
"Nihayet bir dönemeçte izlerin sahibini gördüm." -S. F. Abasıyanık. 2. Bir şeyin dokunmasıyla geride kalan belirti:
"Yüzünde birtakım diş ve tırnak izleri vardı." -Y. K. Karaosmanoğlu. 3. Bir olay veya bir durumdan geride kalan belirti, ipucu, emare:
Cinayet izleri. 4. Bir olay, bir durum veya yaşayıştan geride kalan belirti, eser:
O çağ uygarlığından iz kalmadı. 5.
mat. Bir düzlemin başka bir düzlemle veya bir doğru ile kesişmesinden doğan ara kesit.
yapıt is. 1. Bir emek sonucunda ortaya konulan ürün, eser:
"Yapıtının sağlamlığına güvenen her sanatçı gibi şakasını da iyi karşılamıştı." -H. Taner. 2. Yayın, kitap:
"Dergilerde bol bol, yapıtı bir yana bırakıp yazar kişiliklerine sataşan yazılara rastlarız." -A. Ağaoğlu.
yayın is. Basılıp satışa çıkarılan kitap, gazete gibi okunan veya radyo, televizyon aracılığıyla halka sunulan, duyurulan, iletilen şey, neşriyat.