Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

esermek ne demek?

 - 2 sözlük, 2 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

esermek anlamı
(-i) hlk. Bakmak, beslemek, yetiştirmek.

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

esermek anlamı
Beslenmek, gelişip gürbüzleşmek.

Toygar *Nazilli -Aydın

esermek eş anlamlısı

bakmak
(-e) 1. Bakışı bir şey üzerine çevirmek: "Zamanla nasıl değişiyor insan / Hangi resmime baksam ben değilim" -C. S. Tarancı. 2. Aramak. 3. Bir şeyin yüzü bir yöne doğru olmak: "Limana bakan penceresinden deniz görünürdü." -O. V. Kanık. 4. Bir şeyin gelişmesi veya iyi bir durumda kalması için emek vermek. 5. Beslemek, geçindirmek: Üç çocuklu bir aileye bakıyor. 6. Bir iş birinden beklenmek: Evin bütün işleri bana bakıyor. 7. Hastayı muayene etmek. 8. Tedavi etmek için ilgilenmek. 9. Yoklamak, incelemek, denemek: Git bak bakalım, evdeler mi? Şu hesaba sen de bak. Yemeğin tadına bakar mısınız? 10. Bir işi yapmak, bir işi yapmakla görevli olmak: Pasaport işine polis bakar. 11. (nsz) İlgilenmek: "Baktılar, ettiler, ilaç, tedavi, faydası olmadı." -E. Bener. 12. Uğraşmak, meşgul olmak: Çocuğum, sen derslerine bak. 13. Yapılabilmesi bir şeye bağlı bulunmak: Bu iş beş bin liraya bakar. 14. Gözetmek, korumak. 15. Renklerde benzemek, andırmak: Bu kumaşın rengi yeşile bakıyor. 16. Önem vermek, önem vererek üzerinde durmak: "Aşka kutsal gözle bakanları üzmekten korkarım." -R. H. Karay. 17. (nsz) Anlamak, farkına varmak: "Bazı akşamlar bakarım Halil savuşur, nereye gittiğini de kimseye söylemez." -M. Ş. Esendal. 18. Başka bir şeyle ilgilenmeyip elindeki veya önündeki işle uğraşır olmak: Yemeğini yemene bak! Vaktini boş geçirmemeye bak! 19. (nsz) Bebeğin veya çocuğun eğitim ve bakımıyla ilgilenmek: "Kadınlar, iş dönüşü çocuk bakıyor, yemek hazırlıyorlardı, o yorgunlukla." -N. Cumalı.
beslemek
(-i) 1. Yiyecek ve içeceğini sağlamak: "Okulun artıklarıyla otuz kişiden fazla insan besliyorduk." -H. E. Adıvar. 2. Yedirmek: "Pembe ekmekler kızartacak, üstlerine tereyağı, reçel, havyar sürecek, onu eliyle besleyecekti." -H. E. Adıvar. 3. Semirtmek. 4. Eklemek, katmak, çoğaltmak: "Ateş zayıfladıkça besliyor, ateşe gömdükleri mısırlar piştikçe misafirin eline tutuşturuyorlardı." -N. Cumalı. 5. Bir şeyi korumak veya sağlamca durmasını sağlamak için çevresini veya altını desteklemek, doldurmak, pekiştirmek: "Bacaklarımızın altını iki sabun çuvalı ve atların yem torbalarıyla besleyerek sırtüstü yattık." -R. N. Güntekin. 6. Yetiştirmek: "Herkes kanarya, kedi, köpek beslemez ya!" -H. Taner. 7. mec. Bir duyguyu gönülde yaşatmak: "Uzun müddetten beri şiddetle beslediği bir histi." -Y. K. Beyatlı. 8. mec. Maddi yardım yapmak, desteklemek.
yetiştirmek
(-i, -e) 1. Birini, bir şeyi gitmekte veya gitmek üzere olan bir kimse veya şeye ulaştırmak, ulaşmasını sağlamak. 2. Vaktinde hazır olmasını sağlamak, tamamlamak, bitirmek: Kitabı önümüzdeki aya yetiştireceğim. 3. Birini gerekli bir iş için tam zamanında bir yere götürmek: Hastayı doktora yetiştirmek. 4. (nsz) Üretmek, büyütmek, geliştirmek: "Evlerinin bahçesinde bir iki elma, erik ağacı yetiştirirler." -N. Cumalı. 5. İletmek, duyurmak: "Müjdeyi komşu hanımlara yetiştirmeye koşmuştu." -H. F. Ozansoy. 6. Sağlayıp vermek: "Sigara yakmak isteyenlere kibrit yetiştirir." -H. Taner. 7. (-i) Yetmesini sağlamak: "Cephemiz susuz, kuru ekmek ve benzini güç yetiştiriyoruz." -F. R. Atay. 8. (-e) mec. Söylenmemesi gereken bir şeyi hemen söylemek: "Hiç kalır mı? Ertesi gün valiye yetiştirdiler." -M. Ş. Esendal. 9. (-i) mec. Çocuğun gelişip büyümesine özen göstermek: "Munise'yi güzel ahlaklı bir kadın olarak yetiştirecektim." -R. N. Güntekin. 10. (-i) mec. Eğitim, öğrenim sağlamak.

Yakın Kelimeler

(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.