Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

fayrap etmek ne demek?

 - 1 sözlük, 1 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

fayrap etmek anlamı
1) ocağın ateşini harlandırmak; 2) argo herhangi bir işi veya şeyi hızlandırmak: Beleş rakıyı bulunca fayrap etti. 3) argo açmak, çıkarmak: Pencereleri fayrap etti. Gömleği fayrap etti.

fayrap etmek eş anlamlısı

açmak
(-i) 1. Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek: "Kapıyı açıp içeri giriyorum." -A. Ağaoğlu. 2. Bir şeyin kapağını veya örtüsünü kaldırmak: "Örtüyü açmaya mecburum." -R. H. Karay. 3. Engeli kaldırmak: Karla kapanan yolu açmak. 4. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak: "Kadın hamalı dışarı çıkardı, sonra çantasını açıp birkaç lira çıkardı." -M. Ş. Esendal. 5. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. 6. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak: Tıkanmış boruyu açmak. 7. Çevresini genişletmek: Anıtın çevresini açmak. 8. Birbirinden uzaklaştırmak: Kollarını açtı. 9. Yarmak: Çıbanı açmak. 10. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak: Yumağı açmak. 11. Bir toplantıyı başlatmak. 12. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek: "Bu heykeli açmak için bir seneden beri münasip bir fırsat kollanıyordu." -R. N. Güntekin. 13. Bir aygıtı, bir düzeneği çalışır duruma getirmek: "Dönüş yolunda radyoyu açtık." -E. Şafak. 14. Alışverişi başlatmak: Bakan, tütün piyasasını açtı. 15. Rengin koyuluğunu azaltmak: Bu boyayı biraz daha açmalı. 16. Yakışmak, güzel göstermek: Bu renk odayı açtı. 17. Ferahlık vermek. 18. Beğenmek: Burası beni açmadı, başka yere gidelim. 19. Bir konu ile ilgili konuşmak. 20. (-i, -e) Avunmak veya danışmak için söylemek, içini dökmek: "Size derdimi açmaya geldim." -F. R. Atay. 21. (nsz) Yapmak, düzenlemek: Sınav açmak. 22. (nsz) Ayırmak, tahsis etmek: Senin için üst katta bir oda açtık. 23. Görünür duruma getirmek: Kollarını, göğsünü açmış. 24. (nsz) Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. 25. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. 26. (nsz) mec. Geçit vermek: Evin arka tarafına geçmek için kapı açtık. 27. mec. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek: Öğretmen sürekli konuşuyor, öğrenciyi açmak istiyordu. 28. esk. Savaşla almak, fethetmek.
çıkarmak
(-den) 1. Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak: "Çantasından çok sayfalı, maroken kaplı küçük bir defter çıkardı." -Ö. Seyfettin. 2. (-i) Sonunu getirmek: Bu para ile ayı çıkarırız. 3. (-i) Anlamak, ne olduğunu bilmek, sezmek. 4. (-i) Bulmak, ortaya koymak: Yalanını çıkarmak. Yanlışını çıkarmak. 5. (-i) Hatırlamak: "Adamı nereden tanıdığımı tam olarak çıkarmaya çalıştım." -N. Cumalı. 6. (-i, -den) Öfke, hırs, acı vb.nin zararını çektirmek: Öfkesini benden çıkardı. 7. (-i, -den) Sağlamak, elde etmek: Ekmeğini taştan çıkarmak. 8. (-i, nsz) Gibi göstermek, bir davranış yüklemek: Birini hırsız çıkarmak. Suçlu çıkarmak. 9. Sindirim yolundan dışarı atmak: "Sonunda dayanamayıp o gece ne yediyse çıkardı." -İ. O. Anar. 10. İlgisini keserek uzaklaştırmak. 11. (-i) Giysi, ayakkabı vb.ni vücuttan ayırmak, soymak: "İhtiyar hatun, onun ayakkabılarını ve ceketini çıkarıp çekilip gitmişti." -S. F. Abasıyanık. 12. (-i) Yayımlamak: "Gençlerin tenkitlerini gördü, yeni çıkardıkları edebiyat tarihlerini karıştırdı." -O. S. Orhon. 13. (-i) Gidermek: Lekeyi çıkarmak. 14. (nsz) Sebep olmak, yol açmak: "Bir dedektif bürosu açmış, hükûmet zorluk çıkardığından kapatmıştı." -R. H. Karay. 15. (nsz) Yapmak, üretmek: Bu terzi çok iş çıkarıyor. 16. (-e, nsz) Sunmak: Konuklara çerez çıkardı. 17. (-e, -i) Göstermek: "Sosyeteye bir ustabaşıyı kocam diye çıkaracaksın." -M. Ş. Esendal. 18. (-i, -le) Bir müzik parçasını notalarıyla çalmak: "Yeni öğrendiği bir tangoyu piyanoda tek parmakla çıkarmaya çalışan İlhami..." -H. Taner. 19. (nsz) Yollamak, göndermek: Bir adam çıkarıp oğlunu yanına getirtti. 20. (nsz) Boşaltmak: "Karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık, işaretler ettik." -R. H. Karay. 21. (nsz) Resim yapmak. 22. (nsz) Fotoğraf çektirmek. 23. (-i) mec. Söylemek: "Bu dedikoduyu ortaya mutlak bizim arkadaş çıkarmıştır." -O. C. Kaygılı. 24. (-i, -den) mat. Üçüncü bir sayı elde etmek üzere belli bir sayıdan, daha az değerli başka bir sayı kadar birim eksiltmek, tarh etmek.

Yakın Kelimeler

(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.