devretmek (nsz) (de'vretmek) 1. Dönmek, dolaşmak. 2.
huk. Bir malın mülkiyetini, bir mal üzerindeki hakkı başkasına geçirmek:
"Bana gelip hisseni satın almak istiyorum, bana devret deseydin belki razı olurdum." -O. Kemal. 3.
(-i) Aktarmak:
"Kıran kırana bir güreş bitmiş, Büyük Millet Meclisi, Başkumandanlık yetkilerini Mustafa Kemal Paşa'ya devretmiştir." -T. Buğra. 4.
(-i) esk. Baştan sona değin okumak, bitirmek:
Tarih kitabını üç kez devrettim. göçürmek (-i) 1. Göçmesine sebep olmak:
Soğuklar bu yıl yaylacıları vakitsiz göçürdü. 2. Çökertmek:
Kar çatıyı göçürdü. 3.
tkz. Yiyip bitirmek:
Bir tabak baklavayı göçürdü. 4.
hlk. Bitkileri yerinden çıkarıp başka yere dikmek, göçermek.
havale etmek1) bir şeyin alınmasını, yapılmasını bir kimseye bırakmak, ısmarlamak, devretmek:
"Mahkemeye havale edeceğim, orada bülbül gibi söylersin." -Ö. Seyfettin. 2) yollamak, göndermek.