Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

göçmek ne demek?

 - 4 sözlük, 5 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

göçmek, -er anlamı
(-den, -e) 1. Yerleşmek amacıyla mahalle, köy, şehir veya ülke değiştirmek: "Selanik elden çıkınca ailesi İzmir'e göçmüştür." -A. İlhan. 2. Bazı hayvanlar, sıcak iklimli ülkelere gitmek. 3. (nsz) Çökmek: "Eğer bir an önce bu işin önüne geçilmezse mendirek bu seneki lodoslarda bir kat daha göçecek." -N. Hikmet. 4. (nsz) Ölmek. 5. Oturmak: "Masaların arasından geçerek localardan birine gider, göçerlerdi." -E. E. Talu.

Tarama Sözlüğü

göçmek anlamı
1. Yurt değiştirmek, hicret etmek. 2. İrtihal etmek, ölmek.

Türkçe - İngilizce

göçmek anlamı
fiil
1) migrate
2) emigrate
3) immigrate
4) dent
5) transmigrate
6) trek
7) fall in
8) die
9) go hence

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

göçmek anlamı
Kocaya gitmek, gelin olmak.

Okam *Göle -Kars

göçmek anlamı
İhtiyarlamak.

*Düzce -Bolu

göçmek eş anlamlısı

çökmek
(nsz) 1. Bulunduğu düzeyden aşağı inmek, çukurlaşmak: Toprak çökmek. Yol çökmek. 2. Üzerinde bulunduğu yere yıkılmak: Tavan çökmek. Döşeme çökmek. Ev çökmek. 3. (-e) Çömelmek: "Suyun başına çöküp ellerini, yüzünü yıkamaya koyuldu." -H. F. Ozansoy. 4. (-e) Oturmak, birdenbire oturmak: "Soluk soluğa yere çöktü." -F. R. Atay. 5. Deve, sığır vb. olduğu yere oturmak: "Boz renkli bir kaya, tıpkı çökmüş bir hecin sırtını andırıyordu." -Y. K. Karaosmanoğlu. 6. Şakak, avurt vb. içeri doğru girmek, çukurlaşmak: "Kadının yanakları daha fazla çöktü." -H. E. Adıvar. 7. Basmak, yayılmak: "Geceleri bazen öyle bir sessizlik çöküyor ki muharebenin bu yerlerde olduğuna insanın inanamayacağı geliyor." -N. F. Kısakürek. 8. Sis, duman vb. inerek kaplamak: "Alaca karanlıklar çökerken köşk bahçesinin parmaklıklarında görünmektedir." -S. Birsel. 9. mec. Sarsılıp dinçliğini yitirmek: "Şayet iradesiz bir adamsanız az zamanda çürüyüp çökmeniz pek mümkündür." -R. H. Karay. 10. Tortu dibe inmek. 11. mec. Son bulmak, yıkılıp dağılmak: Bizans İmparatorluğu 1453'te çöktü. "Bir gün vatan çöktü ve millî mabetler istila edildi." -A. Gündüz. 12. (-e) mec. Yoğun bir biçimde duymak: "Mustafa Kemal'in içine ilk defa bu lisede vatan kaygısı çöktü." -F. R. Atay.
oturmak
(-e) 1. Vücudun belden yukarısı dik duracak biçimde ağırlığı kaba etlere vererek bir yere yerleşmek: "Bir sandalyenin üzerinde oturmuş, önüne bakıyordu." -S. F. Abasıyanık. 2. (nsz) Bu biçimde yerleştiği yerde kalmak: "Bakın, hikâye zordur, acımasız ve hoşgörüsüzdür. Oturursunuz ve başından kalkamazsınız." -T. Dursun K. 3. (-i) Uygun gelmek, ölçüleri tam olmak: "Ütüsüz ve beli oturmamış pantolonunu çekti." -T. Buğra. 4. (-de) Bir yerde sürekli olarak kalmak, ikamet etmek: "Aynı semtte oturdukları için komşu da sayılırlar." -B. Felek. 5. (nsz) Hiçbir iş yapmadan boş vakit geçirmek, boş durmak: Böyle oturacağınıza çalışsanız olmaz mı? 6. (nsz) Toprak veya yapı çökmek, aşağı inmek: Temelin bu tarafı on santim oturmuş. 7. (-le) Biriyle beraber yaşamak: "O günden beri, enişte beyle oturuyorum." -S. M. Alus. 8. Bir işi yapmakta olmak, bir işe başlamak üzere olmak: "Bu saat, kendimi bildim bileli sofraya oturma saatimizdir." -Y. Z. Ortaç. 9. Yer almak, geçmek: Valilik makamına oturdu. 10. (nsz) Benimsenmek, yerleşmek, kökleşmek: Gelenekler gün geçtikçe iyice oturdu. 11. Belli bir yörüngede dönmeye başlamak: Uydu yörüngeye oturdu. 12. Sıvı tortuları dibe çökmek, dipte toplanmak. 13. (nsz) Herhangi bir durumda belli bir süre kalmak: "Arif gibi bir adamla çene yarışına girmek istememekle beraber susup oturamazdı." -M. Ş. Esendal. 14. hlk. Mal olmak: Bu bize pahalıya oturdu.
ölmek
(nsz) 1. Yaşamaz olmak, hayatı sona ermek, can vermek. 2. Bitki, solmak: Bu çiçekler dayanmaz, çabuk ölür. 3. mec. Bazı sebeplerle çok sıkıntı veya acı çekmek. 4. mec. Değerini, geçerliğini, gücünü yitirmek, kullanılmamak: Bu usul öldü artık.

"göçmek" için örnek kullanımlar

Bu dünyadaki vazifeyi tamamlayıp diğer tarafa göçmek her faniye nasip olmuyor.
Destined to migrate to the other side of each mortal duty in this world is not complete.
Kaynak: iha.com.tr
Ürdün hükümeti sağlamak zorunda olduğu yardımlar dolayısıyla göçmek üzere.
To emigrate so that you have to ensure that the Jordanian government assistance.
Kaynak: haberdar.com
Sessiz sedasız göçmek başka, büyük bir sevgi yığını bırakmak ve ardından sevgi ile anılmak bambaşka.
Quietly emigrate to another, leave a big pile of love to be remembered with love and then is completely different.
Kaynak: zaman-online.de
Nüfus mübadelesinde, Türkiye'ye göçmek isteyen Gagavuz Türklerinin göçüne, Hıristiyan oldukları için izin vermedi.
Population exchange, Gagauz Turks in Turkey who want to immigrate immigration, they did not allow for the Christian.
Kaynak: yenimesaj.com.tr
Kitapta, I. Dünya Savaşı sırasında Van 'dan Adana 'ya göçmek zorunda kalan bir ailenin serüveni anlatılır. Yaşar Kemal bu romanında sevgi
Kaynak: Yağmurcuk Kuşu
yılında Gazneli Mahmut 'a sunan Firdevsi, bağlanan aylığı az bulduğu için sultanı ağır biçimde hicvedince, Gazne 'den göçmek zorunda kaldı.
Kaynak: Firdevsî
fakat o zamanlar düzce fazla sulak olduğu için aşırı sivri sinek varmış ve bundan dolayı halk tekrar yüksek kesimlere göçmek zorunda kalmıştır.
Kaynak: Darıyeri Bakacak, Kaynaşlı
kadınların evlenmesini ifade etmede kullanılan "göçmek" (halk ağzında "köçmek") fiili gelinin damadın ailesinin bulunduğu yere göçmesini belirtir.
Kaynak: Babayerli
İlhan Tülman 30 Mart 1961 'de,İzmir 'de doğdu. Selanik , Gümülcine'nin Sasallı ve Palazlı köylerinden Türkiyeye 1956 yılında göçmek zorunda
Kaynak: İlhan Tülman
bu hükmedenden kurtulmak için, özgürlüğüne kavuşa bilmek için bu dünyadan göçmek şarttır. Dinsel anarşizmin en önde düşünürü leo tolstoy dur
Kaynak: Dini anarşizm
Film bu açıdan Zen okulu öğretilerinden, "başlanan işleri yarım bırakmamak ve bu dünyadan gözü arkada kalmadan göçmek" felsefesine de bir
Kaynak: Yaşamak (film, 1952)
Bu yüzden Pomaklar Trakya taraflarına ve Marmara Bölgesine göçmek zorunda kaldılar. Pomaklar Karamanoğlu kökenli değillerdir.
Kaynak: Yeniyayla, Yüreğir
daha az istenebilir nitelikteki bölgelerine göçmek için kendi yurtlarını terketmek ya da Osmanlı İmparatorluğu'na göçmek seçeneği verilmişti.
Kaynak: Aktepe, Alpu
1990'lı yıllara kadar, “Yaz gelince Bağarası'ndaki bahçelere göçmek ve güz girinceye kadar bahçelerde kalmak” örfü bazı aileler tarafından
Kaynak: Dodurgalar, Acıpayam
Ali, kan davası yüzünden kente göçmek zorunda kalır. Bir taşocağında çalışmaya başlar. Orada bir arkadaş edinir. Çok iyi dostluk kurarlar
Kaynak: Arkadaşım
Geleneksel yörüklük anlayışının temel unsuru olan göçerlik her yıl yaz aylarında kışlaktan yaylaya yayladan kışlağa göçmek suretiyle
Kaynak: Çukurköy, Akseki
Zamanla ekonomik sebeplerden sonra köy halkı göçmek zorunda kaldığından başta Kars, Akyaka, İstanbul, İzmir, Bursa, İzmit ve Ankara'ya göç
Kaynak: Üçpınar, Akyaka
edildiklerinden Batı'ya göçmek zorunda kalmış, kalanlar ise Polonya 'nın asimilasyon politikası sonucu etnik özelliklerini kaybetmişlerdir.
Kaynak: Sorblar
İlk gûnler, göçmek gerekliydi, hemen göçtüler, . zerre tereddüt etmeden. Bırakarak yurtlarını, tüten ocaklarını, mal ve mülklerini.
Kaynak: Ka'b bin Züheyr

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.