Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

hatır ne demek?

 - 3 sözlük, 3 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

hatır anlamı
is. 1. Düşünme, akılda tutma, hafıza, zihin, akıl, yâd. 2. Gönül, kalp: Sakın hatırını kıracak bir şey söyleme. 3. Birine karşı duyulan saygı, sevgi: Hatırınız için bu işi yaptım. 4. Durum, keyif, hâl: Hatırını sormak.

Türkçe - İngilizce

hatır anlamı
isim
1) sake
2) respect

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

hatır anlamı
(< Ar. hâtır) hatır

hatır eş anlamlısı

akıl
is. 1. Düşünme, anlama ve kavrama gücü, us. 2. Öğüt, salık verilen yol: Bu aklı size kim verdi. 3. Düşünce, kanı: "Şimdiki aklım olsaydı bu dükkânın yerine aç bir kahve!" -A. K. Tecer. 4. ruh b. Bellek: "Hâlâ aklımda o tufan yağmuru." -C. S. Tarancı.
durum
is. 1. Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon: "Genel Sekreter, kazadaki sıtma durumu hakkında verdiğim uzun tafsilattan pek memnun kaldı." -R. N. Güntekin. 2. Duruş biçimi, konum. 3. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri. 4. db. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl: Yalın durum. Belirtme durumu. Kalma durumu.
düşünme
is. 1. Düşünmek durumu, tefekkür: "Yedi yıl önceki o ayları düşünmeme zaman kalmıyor." -A. Ağaoğlu. 2. fel. Duyum ve izlenimlerden, tasarımlardan ayrı olarak aklın bağımsız ve kendine özgü durumu. 3. fel. Karşılaştırmalar yapma, ayırma, birleştirme, bağlantıları ve biçimleri kavrama yetisi.
gönül
is. 1. Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatır vb. kalpte oluşan duyguların kaynağı: "Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." -O. S. Orhon. 2. mec. İstek, arzu: Okumaya gönlün var mı?
hafıza
is. (ha:fıza) ruh b. Bellek: "Hafızamı kilitlemiştim, maziyi hiç çıkaramıyordum, küflensin kalsın orada diyordum." -A. Gündüz.
hal
(I) esk. 1. Çözme, çözülme. 2. Eritme. 3. Karışık bir sorunun içinden çıkma, sonuca varma.
hal
(II) is. Sebze, meyve, bakliyat vb.nin satıldığı yer.
hal
(III) is. tar. Tahttan indirme.
hâl
is. (ha:li) 1. Bir şeyin içinde bulunduğu şartların veya taşıdığı niteliklerin bütünü, durum, vaziyet: "Herkes hâline göre bir hediye verdi." -H. R. Gürpınar. 2. Davranış, tutum, tavır: "Bambaşka bir hâliniz vardır sizin. Merhametli bir insan olduğunuz bellidir." -O. Rifat. 3. Şimdiki zaman, içinde yaşanılan zaman: "Bugün yazılan her kitap hâlden istikbale bir habercidir. Hâl dediğimiz şey yarından sonra mazi olacaktır." -Y. K. Beyatlı. 4. Güç, kuvvet, takat: Şimdi gezmeye çıkacak hâlim yok. 5. mec. Kötü durum, sıkıntı, dert: Zavallının başına ne hâller geldi. 6. db. Durum.
kalp
(I) is. 1. anat. Göğüs boşluğunda, iki akciğer arasında, vücudun her yanından gelen kanı akciğerlere ve oradan gelen temiz kanı da vücuda dağıtan organ, yürek: "Bak ellerim nasıl titriyor, bak alnım nasıl yanıyor, bak kalbime nasıl çarpıyor." -Y. K. Karaosmanoğlu. 2. Kalp hastalığı: Kalpten öldü. 3. mec. Sevgi, gönül. 4. mec. Bir ülkenin, bir kuruluşun işleyiş, yönetim ve varlığını sürdürme bakımından en önde gelen yeri. 5. mec. Duygu, his: "İnsanı tekrar, kalp ve fikir cennetine eriştirebilecek tek kudret kadındır." -H. E. Adıvar.
kalp
(II) is. esk. Bir durumdan başka bir duruma çevirme, dönüştürme.
kalp
(III) sf. 1. Düzme, sahte, geçmez (para). 2. mec. İşe yaramaz, tembel: Kalp adam. 3. mec. Yalancı, kendine güvenilmeyen: "Kalp herifin biri bu..." -R. H. Karay.
keyif
is. 1. Vücut esenliği, sağlık: Keyfiniz nasıl? 2. Canlılık, tasasızlık, iç rahatlığı: "Bu keyif ne kadar sürerdi? Tahminime göre beş on dakikadan fazla sürmezdi." -Y. K. Karaosmanoğlu. 3. Rahat, huzur, afiyet. 4. İstek, heves, zevk: "Ağır ağır keyifle başladım kahvemi çekmeye." -S. F. Abasıyanık. 5. Alkollü içki ve başka uyuşturucu maddeler kullanıldığında insanda görülen durum. 6. Yolsuz ve kural dışı istek: "Niye bir memurun keyfine boyun eğiyorsunuz?" -N. Cumalı. 7. argo Esrar.
yad
sf. Yabancı.
yâd
is. (yâ:d) 1. Anma. 2. Hatır, zihin: "Yâdımda ezelî ve mor bir fecir memleketi gibi kalan doğduğum yeri gözümün önüne getirmek isterim." -Ö. Seyfettin.
zihin
is. 1. Canlının duygu ve davranışlar dışındaki ruhsal süreç ve etkinliklerinin bütünü. 2. ruh b. Bellek: "Bu yavrucuğa bakarak hayalini zihnimde büyütmeye başladım." -Ö. Seyfettin. 3. Anlayış, kavrayış: Zihni açık. 4. Bilinç, dimağ.

"hatır" için örnek kullanımlar

Ama hatır için bir lokantada sahne alınca, böyle şey olmaz dedim.
But for the sake of the scene when you get in a restaurant, it is not something I said.
Kaynak: iha.com.tr
Ama bir kişininde arayıp hal hatır sorduğunu hatırlamıyorum.
Call and ask how people are doing, but I do not remember the people from.
Kaynak: ensonhaber.com
Hatır gönül noktasında kim ağır basıyorsa onun dizisi birinci kuşağa alınıyor.
Without respect to persons who points outweigh its sequence being first generation.
Kaynak: televizyongazetesi.com
Herkes birbiriyle muhabbet ediyor, hâl hatır soruyor.
Everyone is chatting with each other, asking how people are doing.
Kaynak: hurriyet.com.tr
Nitekim hatır için gazetecilik yapmak sakıncalıdır. Bir kısa ya da karmaşık haber metninde uyulması gereken kurallar şunlardır:
Kaynak: Haber
Hal- hatır” sormaHer ilk karşılaşmada “hal-hatır' sormak bu yörelerde usuldendir. Tanışık olsun olmasın evine gelen tüm yabancıların hal-
Kaynak: Sarıyayla, Nazımiye
Çapzadeler Nüfuslu bir aile olup bölgede hatır sahibidir. Tarihçe Köyün eski adı Manastır dır. Bu isim Köyde eskiden var olan 6 hane Rum '
Kaynak: Yanıktaş, Of
Türkçede anlamı kuvvetlendirme başlığında, ikilemelerde eşanlamlılık ve tekrarlama ile yapılır: hatır gönül, takım taklavat gibi.
Kaynak: Anlam (edebiyat)
Kız evine giden dünürcü hal hatır sorar, onlara da hal hatır sorulur. Günlük işlerden konuşulur, kahveler içilir. Konuşmaların aralandığı
Kaynak: Çamköy, Çan
Nişanlısını görüp hal hatır etmek şöyle dursun, artık nişanlısının olduğu sokaktan geçemez gerekirse yolunu değiştirir oradan geçmesi ayıp
Kaynak: İhsaniye, Kütahya
Senede bir kere her zaman şenlik de toplanır tüm köy birliktelik içinde hal hatır sorarlar. Her yıl düzenli olarak yaptıkları Karacalı köyü
Kaynak: Karacali, Kırıkkale
bayramlarda gençler tek tek evleri dolaşır ve yaşlılara hal hatır sorar,ellerinden öper hayr dua alır. Coğrafya: Kırklareli iline 76 km,
Kaynak: Kayabeyli, Lüleburgaz
Bayramlarda bütün köy halkı toplanır ve bayramlaşır hal hatır sorulur . köyün yemekleri ise banduma,ekşi pilav ve sebze yemekleridir.
Kaynak: Aşağı İkizören, Araç
Birbirlerine gidip gelmeler, hal hatır sormalar vardır. Hasta ziyaretleri maddi açıdan bir birlerine destek olmalar hala devam etmektedir
Kaynak: Hacıali, Özalp
Kısacık bir hal hatır sorulur ve oğlanın babası Allah'ın emri, peygamberin kavli ile kızınızı oğlumuza isteriz diyerek kızı ister.
Kaynak: Oğuzlar, Polatlı
Mevlânâ'nın Mesnevî-i Mânevî'sinde Zünnûn: Buraya canla başla hal hatır sormak için geldik. Nasılsın ey hünerli, marifetli akıl denizi?
Kaynak: Zünnûn-ı Mısrî
хъ | h, "hatır" gibi | Ц ц | C c | Ts ts t͡s/ цъ | ts sesi Türkçe'de yoktur. Tek hecede, arada "ı" olmadan söylenir. Avusturya'daki "Graz
Kaynak: Bulgar Kiril alfabesinin Latin harfleriyle ifade edilmesi
Gerçekten de Gazan hatır uğruna Müslüman olmuştu. Moğol şamanların İlhanlı İmparatorluğunda kalmalarına izin verilmiş ve nüfuzları hem
Kaynak: İlhanlılar
duygu ve düşüncelerdeki maksat ve niyetleri adım adım izleyen, hiçbirisini kaçırmayan, hatır, gönül, hoşgörü, merhamet, dostluk, iltimas vb.
Kaynak: Vicdan

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.