Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

hoşur ne demek?

 - 2 sözlük, 7 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

hoşur anlamı
sf. 1. Değersiz, kaba, bayağı. 2. argo Şişman, dolgun (kadın): "Ah bir hoşur karıya rast gelsem." -H. R. Gürpınar.

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

hoşur anlamı
Sert karakterli ve kaba adam.

İğneciler *Mudurnu -Bolu
-Kastomonu

hoşur anlamı
Yüksekten dökülen suyun açtığı derin çukur.

Boğazköy *Sungurlu -Çorum

hoşur anlamı
Çiçek bozuğu, çopur (kimse).

-Kırşehir

hoşur anlamı
Çok budaklı ağaç.

İğneciler *Mudurnu, *Düzce -Bolu

hoşur anlamı
Adi tütün.

Satılmış -Eskişehir

hoşur anlamı
İçinde her çeşit ağaç olan sık orman.

*Kadirli -Adana

hoşur eş anlamlısı

bayağı
sf. 1. Aşağılık, pespaye: "Bütün hareketleri adi, kaba ve bayağı idi." -Ö. Seyfettin. 2. Basit, adi, sıradan, amiyane, banal: "Kardeşimi birdenbire çok bayağı buldum." -P. Safa. 3. zf. (ba'yağı) Hemen hemen, âdeta: Bayağı kanacak gibi oldum. 4. zf. Gerçekten: "Bayağı, çocuk gibi sevinirim limonun yarısının durduğuna." -S. F. Abasıyanık. "Çapkınlığı, çok iğrenç ve bayağı çapkınlık." -M. Yesari. 5. zf. Oldukça, epey: "Hayır işlemeden geçen günü heder olmuş addederek bayağı canı sıkılır." -E. E. Talu.
değersiz
sf. Değeri olmayan veya değeri çok az olan, önemsiz, kıymetsiz, naçiz: "Peki öyleyse neden söz vermeyi değersiz bulmuşuz?" -N. Uygur.
dolgun
sf. 1. Dolarak biçimi yuvarlaklaşmış: Dolgun yastık. 2. Şişmana yakın, balıketinde: "Dolgun karnını güçlükle taşıyan genç bir kadın gelip oturdu." -B. Felek. 3. Çok, bol, fazla, yüksek (ücret, para vb.): "İlk işi babasını memnun etmek için ona dolgun bir maaşa geçtiğini yazmak olmuş." -A. Ş. Hisar. 4. Şişkin: "Sigaradan sararmış dişleriyle dolgun dudaklarını kemiriyor." -A. Ümit. 5. mec. Öfke, kızgınlık, kırgınlık vb. duygularla dolu: "Müftüye karşı adamakıllı dolgundu." -R. N. Güntekin. 6. mec. Birbirine uyan, uyum gösteren: "Atasözleri, çoğu zaman dolgun kafiyelere yaslanıyorlar." -B. R. Eyuboğlu.
kaba
sf. 1. Özensiz, gelişigüzel yapılmış, zevksiz, sakil, ince karşıtı: "Cebinden kaba fil dişi saplı bir de çakı çıkardı." -Ö. Seyfettin. 2. Taneleri iri: Kaba çakıl. 3. Terbiyesiz, görgüsü kıt, nezaketsiz (kimse): "Kaba, hantal, şivesiz bir sürü adamlar kafesinin önüne toplanırlar." -R. H. Karay. 4. Hafif olduğu hâlde kalın veya hacimli: "Kaba bir yün döşekle temiz bir şilte, yastık yorgan buldum." -H. R. Gürpınar. 5. is. Kuyruk sokumunun her iki yanındaki şişkin yer. 6. mec. Terbiyeye, inceliğe aykırı, çirkin, kötü: "Çocuklardan biri ağzından çok fena, çok kaba bir şey kaçırdı." -O. C. Kaygılı.
şişman
sf. Deri altında fazla yağ toplanması sebebiyle vücudun her yanı şişkin görünen (kimse), şişko, mülahham: "Şişman odacı sahanlıkta bir daha gözüktü." -E. E. Talu.

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.