hüküm ne demek?
- 6 sözlük, 6 sonuç.BSTS / Gramer Terimleri Sözlüğü
hüküm anlamı
bakınız» yargı.
bakınız» yargı.
BSTS / Medeni Hukuk Terimleri Sözlüğü
hüküm anlamı
1) yargı (Urteil, décision) 2) kural (Bestimmung, régle, disposition). 3) etki, sonuç (Wirkung, effet).
1) yargı (Urteil, décision) 2) kural (Bestimmung, régle, disposition). 3) etki, sonuç (Wirkung, effet).
BSTS / Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu
hüküm anlamı
bakınız» vargı.
bakınız» vargı.
BSTS / Tarih Terimleri Sözlüğü
hüküm anlamı
Padişah divanından padişah adına çıkan karar.
Padişah divanından padişah adına çıkan karar.
Güncel Türkçe Sözlük
hüküm, -kmü anlamı
is. 1. Yargı: "Hükmü doğru ve pek de yerinde olamazdı." -F. R. Atay. 2. Egemenlik, hâkimiyet. 3. Değer, aynı veya benzer nitelik: "Kocabaş Kazasker, gerçekten Sultan Mahmut'un göz bebeği hükmündeymiş." -R. N. Güntekin. 4. Önem, geçerlilik: Bu işin ne hükmü var. 5. Etki, hız, şiddet: Kışın hükmü geçti. 6. Karar.
is. 1. Yargı: "Hükmü doğru ve pek de yerinde olamazdı." -F. R. Atay. 2. Egemenlik, hâkimiyet. 3. Değer, aynı veya benzer nitelik: "Kocabaş Kazasker, gerçekten Sultan Mahmut'un göz bebeği hükmündeymiş." -R. N. Güntekin. 4. Önem, geçerlilik: Bu işin ne hükmü var. 5. Etki, hız, şiddet: Kışın hükmü geçti. 6. Karar.
Türkçe - İngilizce
hüküm anlamı
isim
1) provision
2) judgment
3) rule
4) ruling
5) sentence
6) verdict
7) decision
8) award
9) adjudication
10) doom
11) conclusion
12) dictum
13) authority
14) estimate
15) statute
16) fiat
17) operation
18) predication
19) proviso
20) assize
21) deliverance
22) dicta
23) judgement
isim
1) provision
2) judgment
3) rule
4) ruling
5) sentence
6) verdict
7) decision
8) award
9) adjudication
10) doom
11) conclusion
12) dictum
13) authority
14) estimate
15) statute
16) fiat
17) operation
18) predication
19) proviso
20) assize
21) deliverance
22) dicta
23) judgement
hüküm eş anlamlısı
egemenlik
is. 1. Egemen olma durumu. 2. Milletin ve onun tüzel kişiliği olan devletin yetkilerinin hepsi, hükümranlık, hâkimiyet: "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." -Anayasa.
is. 1. Egemen olma durumu. 2. Milletin ve onun tüzel kişiliği olan devletin yetkilerinin hepsi, hükümranlık, hâkimiyet: "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." -Anayasa.
etki
is. 1. Bir kimse veya nesnenin başka bir kişi veya şey üzerindeki gücü, tesir: "Yaşadıklarını yazmanın böylesine bir etki yapabileceğinden hiç haberim yoktu." -A. Kutlu. 2. Bir etken veya bir sebebin sonucu: Tokadın etkisi kötü oldu. 3. mec. Bir kimse üzerinde bırakılan izlenim: "Sustu, istediği etkiyi tam olarak yapmak için olmalıydı bu." -T. Buğra.
is. 1. Bir kimse veya nesnenin başka bir kişi veya şey üzerindeki gücü, tesir: "Yaşadıklarını yazmanın böylesine bir etki yapabileceğinden hiç haberim yoktu." -A. Kutlu. 2. Bir etken veya bir sebebin sonucu: Tokadın etkisi kötü oldu. 3. mec. Bir kimse üzerinde bırakılan izlenim: "Sustu, istediği etkiyi tam olarak yapmak için olmalıydı bu." -T. Buğra.
geçerlilik
is. 1. Geçerli olma durumu, geçerlik. 2. fel. Bir kavramın, bir yargının, mantıksal olarak onaylanabilir olması.
is. 1. Geçerli olma durumu, geçerlik. 2. fel. Bir kavramın, bir yargının, mantıksal olarak onaylanabilir olması.
hâkimiyet
is. (hâ:kimiyet) Egemenlik: "Hâkimiyet, bilakayduşart milletindir." -Atatürk.
is. (hâ:kimiyet) Egemenlik: "Hâkimiyet, bilakayduşart milletindir." -Atatürk.
hız
is. 1. Çabukluk, sürat: "Hikâyede baştan sona kadar hareket ve hız olmalıdır." -F. R. Atay. 2. Bir hareketten doğan güç, şiddet: "Yağmur şimdi hızını daha da arttırmıştı." -H. Taner. 3. Çaba, güç, gayret, takat. 4. fiz. Alınan yolun harcanan zamana oranı, sürat.
is. 1. Çabukluk, sürat: "Hikâyede baştan sona kadar hareket ve hız olmalıdır." -F. R. Atay. 2. Bir hareketten doğan güç, şiddet: "Yağmur şimdi hızını daha da arttırmıştı." -H. Taner. 3. Çaba, güç, gayret, takat. 4. fiz. Alınan yolun harcanan zamana oranı, sürat.
karar
is. (kara:rı) 1. Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı: "Kararımı biradere pek güçlükle kabul ettirdim." -R. N. Güntekin. 2. huk. Herhangi bir durum için tartışılarak verilen kesin yargı, hüküm: Yargıç kararı. 3. Bu yargıyı bildiren belge: Mahkeme kararını aldı. 4. Değişmeyen, düzenli durum, düzenlilik, yöntemlilik. 5. Değişmez olma: Havanın hiç kararı yok. 6. Tam ölçüsünde, ne az ne çok: Yemeğin tuzu karar. 7. müz. Türk müziğinde, taksim yaparken ana makama dönüş.
is. (kara:rı) 1. Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı: "Kararımı biradere pek güçlükle kabul ettirdim." -R. N. Güntekin. 2. huk. Herhangi bir durum için tartışılarak verilen kesin yargı, hüküm: Yargıç kararı. 3. Bu yargıyı bildiren belge: Mahkeme kararını aldı. 4. Değişmeyen, düzenli durum, düzenlilik, yöntemlilik. 5. Değişmez olma: Havanın hiç kararı yok. 6. Tam ölçüsünde, ne az ne çok: Yemeğin tuzu karar. 7. müz. Türk müziğinde, taksim yaparken ana makama dönüş.
önem
is. Bir şeyin nitelik veya nicelik bakımından değeri olma durumu, ehemmiyet.
is. Bir şeyin nitelik veya nicelik bakımından değeri olma durumu, ehemmiyet.
şiddet
is. 1. Bir hareketin, bir gücün derecesi, yeğinlik, sertlik. 2. Hız. 3. Bir hareketten doğan güç: Rüzgârın şiddeti. 4. Karşıt görüşte olanlara, kendilerini kabul ettirme, inandırma veya uzlaştırma yerine kaba kuvvet kullanma. 5. mec. Kaba güç. 6. mec. Duygu veya davranışta aşırılık: "Sesinin tonunda siteminin şiddetini azaltan bir yumuşama vardı." -N. Cumalı.
is. 1. Bir hareketin, bir gücün derecesi, yeğinlik, sertlik. 2. Hız. 3. Bir hareketten doğan güç: Rüzgârın şiddeti. 4. Karşıt görüşte olanlara, kendilerini kabul ettirme, inandırma veya uzlaştırma yerine kaba kuvvet kullanma. 5. mec. Kaba güç. 6. mec. Duygu veya davranışta aşırılık: "Sesinin tonunda siteminin şiddetini azaltan bir yumuşama vardı." -N. Cumalı.
yargı
is. 1. Kavrama, karşılaştırma, değerlendirme vb. yollara başvurularak kişi, durum veya nesnelerin eleştirici bir biçimde değerlendirilmesi, hüküm: "İlk yargısını ezbere mi verdiğini hâlâ bilmiyorum." -A. Ağaoğlu. 2. huk. Yasalara göre mahkemece bir olay veya olgunun doğuşuna etken olan sebeplerin de göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi sonucu verilen karar, kaza: "Yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır." -Anayasa.
is. 1. Kavrama, karşılaştırma, değerlendirme vb. yollara başvurularak kişi, durum veya nesnelerin eleştirici bir biçimde değerlendirilmesi, hüküm: "İlk yargısını ezbere mi verdiğini hâlâ bilmiyorum." -A. Ağaoğlu. 2. huk. Yasalara göre mahkemece bir olay veya olgunun doğuşuna etken olan sebeplerin de göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi sonucu verilen karar, kaza: "Yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır." -Anayasa.
"hüküm" için örnek kullanımlar
Hükümet, Meclis'e sunulan Torba Yasa'ya bunu kaldıracak bir hüküm ekledi.
The Government presented to Parliament added a provision to remove that bag the Act.
Kaynak: turizmguncel.comHüküm süren değil, örnek olan anne ve babalar olmalıyız.
Not prevailing in the sample have to be the mothers and fathers.
Kaynak: haberler.comBu hüküm hilafına yapılan satıştan, satışı yapan tedarikçi sorumlu olacak.
Contravention of this provision, the sale, the sale shall be responsible for the supplier.
Kaynak: hakimiyet.comKadın işçilerin özel günleri için bir hüküm vardı.
Female workers had a provision for special days.
Kaynak: timeturk.comAvusturya-Macaristan İmparatorluğu, Orta Avrupa 'da hüküm süren ve I. Dünya Savaşı ndan sonra yıkılan bir imparatorluktur. ülkesinde hüküm
Kaynak: Avusturya-Macaristan İmparatorluğu
Kaynak: Avusturya-Macaristan İmparatorluğu
Trakya karasal iklimi; Marmara Bölgesi'nin Trakya bölümünde hüküm sürmektedir. Özellikle Edirne ve Kırklareli bu kışları soğuk olan
Kaynak: Türkiye'de Trakya karasal iklimi
Kaynak: Türkiye'de Trakya karasal iklimi
Venedik Cumhuriyeti, 8. yüzyıl ile 18. yüzyıl arasında İtalya yarımadası nda bugünkü Venedik kenti civarında hüküm sürmüş olan bir kent-
Kaynak: Venedik Cumhuriyeti
Kaynak: Venedik Cumhuriyeti
yüzyıla kadar hüküm süren Lidya uygarlığının beşiğini ve merkezini oluşturan bölge. Esas olarak Gediz Nehri (eski Yunanca 'daki adı
Kaynak: Lidya
Kaynak: Lidya
Ceneviz Cumhuriyeti, 12. yüzyıl dan 1805 yılına kadar İtalya Yarımadası 'nın Kuzey Batısında bugükü Cenova kenti civarında hüküm sürmüş
Kaynak: Ceneviz Cumhuriyeti
Kaynak: Ceneviz Cumhuriyeti
Karahanlı Devleti, 840 - 1212 yılları arasında Orta Asya ve günümüz Doğu Türkistan toprakları üzerinde hüküm sürmüş bir Türk
Kaynak: Karahanlılar
Kaynak: Karahanlılar
Aristokrasi ya da Soylu erki (Yunanca ἀριστοκρατία - en iyinin hükümdarlığı- ἀριστεύς - en iyi + κρατεῖν - hüküm sürmek) iktidar ın
Kaynak: Aristokrasi
Kaynak: Aristokrasi
Macaristan Krallığı, 1000-1946 yılları arasında Orta Avrupa 'da hüküm sürmüş bir krallıktır. 1000-1526 yılları arasında bağımsız bir ülke
Kaynak: Macaristan Krallığı
Kaynak: Macaristan Krallığı
Osmanlı mimarisi Osmanlı İmparatorluğu 'nun beylik olarak kurulup, imparatorluk olarak yayıldığı ve hüküm sürdüğü dönemlerde inşa ettiği
Kaynak: Osmanlı mimarisi
Kaynak: Osmanlı mimarisi
Cezaevi ya da hapishane, hüküm giymiş kişilerin cezalarını çekmesi için hapsedildikleri yerler. Türkçede zindan ve mahpushane sözcükleri
Kaynak: Cezaevi
Kaynak: Cezaevi
Hohenstaufen Hanedanı, 1138 -1254 yılları arasında Orta Avrupa'da hüküm sürmüş bir kraliyet ailesidir. Hanedan adını Stuttgart
Kaynak: Hohenstaufen Hanedanı
Kaynak: Hohenstaufen Hanedanı
Gılgamış (Gilgameš) Mezopotamya 'da yaşayıp hüküm sürdüğüne inanılan efsanevi Uruk kralının adı olup, Eski Çağ Mezopotamya edebiyatının
Kaynak: Gılgamış
Kaynak: Gılgamış
Palaiologos) 1259-1453 arasında hüküm sürmüş Bizans hanedanı. Bizans kaynaklarında Palaiologos Hanedanı, kökleri eski çağlara kadar uzanan
Kaynak: Palaiologos Hanedanı
Kaynak: Palaiologos Hanedanı
Artuklu Beyliği güneydoğudaki Mardin , Hasankeyf ve Harput bölgelerinde 1102 -1409 yılları arasında hüküm sürmüş bir Oğuz Türkmen
Kaynak: Artuklu Beyliği
Kaynak: Artuklu Beyliği
Fransa Krallığı, 843-1791 yıllarında hüküm sürmüş eski krallık. Krallık İkinci milenyum da uzun ömürlü varlığını sürdürmüştür Krallık 1791
Kaynak: Fransa Krallığı
Kaynak: Fransa Krallığı
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
