kesinti is. 1. Kesilen parça, kırpıntı:
"Gerçi çeviri kitaplarda, çevirilerin özensizliği, kesintiler hoş görülecek gibi değil." -A. Ağaoğlu. 2. Bir işin bir süre için durması, inkıta, fasıla:
İşimiz hiçbir kesintiye uğramadan yürüyor. 3.
ekon. Ödenen bir paradan herhangi bir sebeple kesilen bölüm:
Bu ücretin hiçbir kesintisi yoktur.