Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

kakmak ne demek?

 - 4 sözlük, 11 sonuç.

Divanü Lügati't-Türk

kakmak anlamı
kakmak, hafifçe vurmak

Güncel Türkçe Sözlük

kakmak, -ar anlamı
(-i) 1. İtmek, vurmak. 2. (nsz) Kakma yapmak. 3. Vurarak dar bir yere sokmak: "Kimi duvarlarına renkli taşlar kaktı. Kimi bahçesine ağaç dikti." -L. Tekin.

Türkçe - İngilizce

kakmak anlamı
fiil
1) inlay
2) push
3) beetle

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

kakmak anlamı
Gaga

*Gelendost -Isparta
-Bursa

kakmak anlamı
1.bakınız» kakma(VIII). 2. Gaga ile vurmak, gagalamak.
kakmak anlamı
1. Sıçrayıp kalkmak. 2. Yürümek. 3. Sürmek.
kakmak anlamı
Yağlı, şekerli vb. yiyecekler bıktırmak, tıkamak: Fazla yağlı kebap yiyemem, kakar beni.

Çatoz, Magosa, Kıbrıs

kakmak anlamı
Çakmak

Güney-Batı Anadolu

kakmak anlamı
< ET kakmak: batırmak; saplamak; sançmak; sokmak
kakmak anlamı
İteklemek kakalamak

Uşak

kakmak anlamı
Kalkmak, yerinden kalkmak

Uşak

kakmak eş anlamlısı

itmek
(-i) 1. Bir şeyi güç uygulayarak ileri götürmek: "Erzak yüklü arabayı arkadan iten iki uşak, sırtı tırmandılar." -H. E. Adıvar. 2. Kapı, pencere vb.ni güç uygulayarak açmak veya kapamak: "Yavaşça kapıyı itti, elinde yoğurt bakracıyla girdi." -H. E. Adıvar. 3. Bulunduğu yerden aşağı düşürmek: Suya itmek. Havuza itmek. 4. Sürüklemek, sevk etmek: "Bu oğlanı amcama itmek doğru değil, bir ara gönlünü almalı." -A. Ümit. 5. fiz. Bir cisim, belli bir yakınlıktaki başka bir cismi kendisinden uzaklaşmaya zorlamak, çekmek karşıtı: Aynı cins elektrikli iki cisim birbirini iter.
vurmak
(-e) 1. Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak: Masaya vurmak. Birinin başına vurmak. 2. (-i) Ses çıkarmak için bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmak: "Kapılarını vurmadan, kartını göstermeden, kademeye aldırmadan odalara giriyor." -R. H. Karay. 3. Etkisi bir yere kadar uzanmak, sokulmak, girmek, duyulmak, yansımak, aksetmek: "Yıkık damından içeriye parça parça güneş vurur." -R. H. Karay. 4. (-i, -e) Hızla değmek, çarpmak: Kolumu duvara vurmuşum. 5. Sürmek: Duvara boya, tahtaya cila vurmak. Yakı vurmak. 6. Takmak, koymak: "Seni buradan ellerine kelepçe, ayaklarına zincir vurup öyle götürecekler!" -Y. K. Karaosmanoğlu. 7. Bağlama, ilişkilendirmek: "Bohçacı ve yazmacı kadınların tuhaflığına vurarak etrafını alırlar." -R. H. Karay. 8. Olduğundan başka biçimde görünmek. 9. (nsz) Batıcı veya kesici cisimleri saplamak, kakmak: Bıçak vurmak. İğne vurmak. 10. (nsz) Uygulamak, basmak, koymak: Damga vurmak. 11. Ses çıkarmak, ses vermek, çalmak. 12. (-i) Amaçladığı şeye rast getirmek. 13. (-i) Hızla çarpmak: Ayağını güm güm yere vurarak. 14. (-i) Silahla yaralamak, öldürmek: "Bir gün kızı kurtarmışlar, ayıyı vurmuşlar, kızı saraya götürmüş, padişahın oğluna vermişler." -H. E. Adıvar. 15. Dokunmak, hasta etmek: "Bizim evin bacası çekmiyor. Bütün kış, maaile kömür vuruyor bizi bu yüzden." -N. Hikmet. 16. (nsz) Soğuk, dolu vb. ürünlere zarar vermek: Sebzeleri soğuk vurdu. Meyveleri dolu vurdu. 17. (nsz) Kalp, vuru durumunda olmak, çarpmak: "Kalbi öylesine kopacakmış gibi vuruyordu." -H. Taner. 18. Piyango vb. çıkmak, isabet etmek. 19. Üzerinde görünmek, üzerine düşmek: Ağacın gölgesi duvara vuruyor. 20. (-i) Desteklemek, dayamak: Akşam olunca kapının desteğini vurduk. 21. Çıkmak, görünmek: Su dışarı vurdu. 22. Sırtına, omzuna yerleştirmek: "Hamalın biri sırtına koca bir ayna vurmuş götürüyordu." -H. Taner. 23. Bir şeyi başka bir şey üzerine koymak. 24. Tavla oyununda pulu kırmak. 25. mec. Çok etki etmek, yaralamak. 26. argo İçki içmek. 27. (-i) argo Herhangi bir biçimde haksız yoldan para almak, soymak: Birinin on milyon lirasını vurmak. 28. (-i, -e) mat. Çarpma işlemini yapmak: İkiyi dörde vurursak sekiz eder.

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.